İNSANLARI MİTLEŞTİRMEK


 

    Mitleştirmek; insanlara olmayan vasıflar atfederek, olağanüstü bir şekilde büyütmek, efsaneleştirmek ve tanrılaştırmak demektir. Bu hususiyet bilhassa Yunan ve Lâtinlerin eski çağlarında mevcuttu. Fakat günümüz dünyasında da insanların mitleştirildiğine şahit olmaktayız.
    İnsanı ne kadar mitleştirirseniz mitleştirin, netice itibariyle insandır. Ölümlü bir varlıktır. Baki değildir. Bakî olan, Hay ve Kayyum olan sadece Hazreti Allah’dır.
Peki, buna rağmen insan neden mitleştirilir?
    Birincisi; mitleştirilen insanın halet-i ruhiyesi buna müsaittir. Arzuludur… Karakterinde insanlara hükmetme, onları hakir görme ve kendisini de onlardan üstün görme gibi zaafları olan biri, kendisinin mitleştirilmesini büyük bir iştiyakla ister. Karakteri, ahlâkı, halet-i ruhiyesi müsait olmasa, insanlar onu ne kadar uğraşırsa uğraşsın mitleştiremez. İnsan, insan olduğunu bilirse, kendisini aşan mitolojik bir varlık olma peşinde koşmaz. Aciz bir kul olduğunu ve ölümlü bir varlık olduğunu bilen bir insan kendisini yontturmaz. Kendisini yontturup bir put haline getirtmez. Yani mitleştirmez. 
    İkincisi; toplumun halet-i ruhiyesi insanın mitleştirilmesine gayet müsaittir. Aklen, ahlâken, imanen sağlam olan toplumlarda insanlar mitleştirilmez. Bu imkânsızdır. Mitleştirilmeyi çok arzu eden insanlar olsa da, karakteri granit gibi olan toplumlar buna müsaade etmezler. Mitoloji; iman zaafı içerisinde olan, bilgisiz ve cahil toplumlarda oluşur. Bu tip toplumlar ömürlerini böyle efsanelerle tüketirler. 
    Tarih içerisinde mitleştirilenlerden biri de Nemrut’tur. Çok çirkin olduğu için halkın içine çıkamayan Nemrut, geceleri dağlara çıkar avlanırdı. Ninova halkı, gıyabında onu o kadar büyülttü ki; ona insanüstü vasıflar atfettiler… Nemrut’ta zamanla onların kendisine atfettiği insanüstü vasıflara inanmaya başladı. Ondan sonra da “Ben Marduk’un gölgesiyim!” dedi çıktı.  
    Günümüzde de bazı sporcuları, şarkıcıları, siyasetçileri mitleştirmeye çalışıyoruz. Aman Allahım! Bazı popçular, topçular ve siyasetçiler için insanımız kendisini harap etmektedir. Adeta kendisinden geçmektedir. Sevgi güzeldir ama ölçülü olursa güzeldir. Ölçüsüz sevgi insanın helak olmasına sebep olur. Her insanın kabiliyeti farklıdır. Bazılarının üstün kabiliyetli oluşu onun mitleştirilmesini gerektirmez. Zayıf karakterli ve iman zâfiyeti içerisinde olanlar, abartılı şekilde anılmaktan, sevilmekten, efsaneleştirilmekten çok hoşlanırlar. Toplum da buna çanak tutarsa, alsana mit! Ahlâken zaaf içerisinde olmayan insanlar buna asla tenezzül etmezler. 
    Peki, ahlâken zaaf içerisinde olan birini de mitleştirmenin anlamı nedir? Anlamı şudur: Zayıf olan insanlar, bazılarını mitleştirirken onun şahsında aslında kendilerini putlaştırmaktadırlar. Bunlar kendi kendilerine tapan putperesttirler. Mitleştirdikleri, tanrılaştırdıkları sporcunun, sanatçının, siyasetçinin şahsında kendi zayıflıklarını izale etmeye çalışmaktadırlar. Bunlar kelimenin tam anlamı ile zavallı kimselerdir. Allah varken başka tanrı aramak ahmaklık değilse, zavallılıktan başka bir şey değildir. İnsan Allah’a iman ederse insandır. Ve O’na iman ettiği müddetçe şerefi vardır.
Başka halde asla!
     Kendisi himmete muhtaç birini mitleştirmek, şaşkınlığın ve acizliğin işareti değilse, nedir Allah aşkına?