ABD Başkan yardımcısı Joe Biden geçen hafta ülkemize geldi. Çeşitli temaslarda bulundu. Görüşmeler yaptığı basın mensupları aynı görüşü paylaşan ve temsil eden kimselerdi. Neden o dört basın mensubunun yanı sıra başka basın mensuplarıyla da görüşmek istemedi? Çok liberal ve hatta ultra liberal olduğu söylenen Biden, bu konuda neden liberal olamadı acaba? Ayrıca PKK’nın kanlı mücadelesini meşrulaştırmaya çalışan ve Devletimizi kan dökmekle suçlayan bir bildiri yayınlayan sözde akademisyenlerle de görüştü. Biden herkesle görüşebilir… Devletimiz bir suçluluk psikolojisi içerisinde olmadığı için bundan bir rahatsızlık da duymadık. Ancak bizi rahatsız eden, ısrarla sadece PKK yanlılarıyla ve Devlet düşmanlarıyla görüşmeler yapmasıdır. Teröre karşı olduğunu söyleyen bir devletin ikinci adamının, adeta ‘T.C.Devleti bizim müttefikimiz değil, PKK ve yanlıları bizim müttefikimizdir’ der gibi, görüşmeler yapması bizi rahatsız etmiştir.
Nitekim Sayın Başbakan, Biden PYD’ yi terör örgütü olarak görmediklerini söylediğinde; ”Sizin hududunuzda El-Kaide hendekler kazsa siz ne düşünürdünüz ?” diye yüzüne karşı sormuştur. “Terör mağdurları ile de görüşmeler yapmasını da beklerdik.” diyerek Biden’in tek taraflı davranışını sorgulamıştır. Ve Sayın C.Başkanı da terör örgütüne destek mahiyetinde ki beyanlarından uzak durmalarını istemiştir. Madem müttefiksek…
Öyle ya, müttefiksek, stratejik ortak isek, T.C Devletinin yanında yer almaları gerekmezmiydi? Evet, ama her şey göründüğü gibi değil. Dost görünürken düşmanın yapmadığı ve yapamayacağı kirli ilişkiler içerisindeler. Kimse kimseyi kandırmasın; Amerika istese idi, PKK ne Türkiye’de ve nede dünyada adım atamazdı. Teröre karşı olduklarını söylerken; sadece Amerika için tehdit unsuru olan terör örgütlerine karşı oldukları aşikârdır. PKK söz konusu olunca ipe un serilmekte ve el altından her türlü destek verilmektedir. PKK’nın elinde Amerikan markası silahlar ve hele İHA aracı ne arıyor? Bu araç onlara piknik için mi verildi?
Bir de çok hayretimize giden şey; gazeteci Can Dündar’ın eşi ve oğluyla görüşmesidir. Can Dündar’ın oğluna; “Senin baban çok cesur bir insan!” diyerek onu kahraman olarak lanse etmesidir. Devletin gizli TIR’larını ve içerisinde olanları deşifre eden Can Dündar, Amerikalılar nezdinde bir kahraman! Bizim solcular, devrimciler de Cumhuriyet gazetesini ulusal ve solcu bir yayın olarak sanmaya ve Amerikan düşmanlığı (!) yapmaya devam etsinler bakalım. Kim kimin müttefiki, anlaşılmıyor mu? Bütün hesapları, 2006 Yılının Mayıs ayında koparılan kirli ellerini, tekrar ülkemizin yakasına geçirmek. ABD’nin niyetinin bu olduğu, oynadığı taşlardan belli. Kimi yerde İslamcılığı, kimi yerde solculuğu ve sosyalizmi, kimi yerde aleviliği ve kimi yerde de Kürtçülüğü taş olarak kullanıyor!
Tavrımızı buna göre ayarlayalım!