İnsanlarla iyi geçinmek kişinin akıl sağlığına işarettir. İnsanların hayvanlardan ayrıldığı en bariz noktalardan birisi de, iyi geçinebilmek melekesinin kendilerine verilmiş olmasıdır. Ama hayvanlarda bu meleke yoktur. Onları içgüdüleri yönlendirir. Buna rağmen hayvanlar menfaatleri söz konusu olmazsa çok iyi geçinirler. Fakat insan bu melekeye sahip olmasına rağmen, diğer hem cinsleriyle maalesef devamlı kavga halinde olmaktadır. Eğer bir insan çevresiyle, komşularıyla hoş ise ve içtimai hayatında, ticari hayatında, siyasi hayatında insanlarla iyi geçinebiliyorsa; o insan akıl ve ahlâk bakımından çok sağlıklı birisidir. Yani selim akıl sahibidir.
Fakat bir insan, etrafı ile mütemadiyen kavgalı ise; o insanın akıl sağlığı yerinde değil demektir. Selim akıl sahibi değil, sâkîm akıl sahibidir. Yani hastalıklı bir akla sahip demektir. Bu akıl, o kişiye çok zarar verdiği gibi, etrafına da çok zarar verir. Ciddi rahatsızlıklara sebep olur. Dikkat edilirse bu tipler, önce kendileriyle kavgalı olan insanlardır. Kendisi ile kavgalı olan kimle kavgalı olmaz ki!
Eviyle, eşiyle, işiyle, komşuyla, dostla hep kavga halindedir. Bu da insanı yalnızlaştırır. Çünkü kimse geçimsiz bir eş, bir dost, bir komşu, bir arkadaş istemez. Eğer bu tip geçimsiz insanların psikolojik rahatsızlığı varsa, derhal tedavi görmeleri gerekir. Çünkü onlar hem kendilerine ve hem de etraflarına hayatı çekilemez hale getirirler.
Ama böyle psikolojik bir rahatsızlığı yoksa, böylelerinin kalbi maraz doludur. Gurur, kibir, ucub, hasis, hased, gıybet, hasetlik, fitne vs. gibi manevi hastalıklarla malûldur. Kalbini bu hastalıklardan temizlemesi gerekir. Kendi akıl, azim ve iradesi bunları temizlemeye yeterli ise mesele yok. Ama akıl, azim ve irade yönünden zayıfsa; gerçek bir Allah dostunun kapısına varmalı. Burada nefsini tezkiye ve terbiye etmeli. Kendisini bilmeli. Kendisini bilen insan herkesi bilir ve muhabbetle sevilir. Herkesle de iyi geçinir. İmam-ı Azam Hazretleri talebesi Yusuf’a tahsilini tamamlayıp gitmek istediğinde şöyle nasihat eder: “Evladım! Bilesin ki, insanlarla iyi geçinemediğin takdirde, anan-baban dahi olsalar, onları kendine düşman etmiş olursun. Fakat insanlarla iyi geçinebilirsen, yakının olmasalar bile onları kendine bir anne ve bir baba gibi yakınlaştırabilirsin.”
İnsanlarla iyi geçinmek o kadar önemli olmalı ki; bakınız bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hazretleri ne buyurur;”Allah bana farzları yerine getirmemi emrettiği gibi, insanlarla ”müdara”yı, yani iyi ve güzel geçinmeyi de emretti.”(Deylemi) “Benim katımda en sevimliniz, ahlâkça en güzel olan ve etrafındakilerle hoş geçinenizdir ki, onlar herkesi sever ve herkes de onları sever. Benim katımda en sevimsizleriniz koğuculuk yapan, dostların arasını açan ve temiz kimselerde kusur arayanlarınızdır.” (Taberani) “ Yumuşak davranmayan kimse bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır”(Müslim-Davud) “Cehenneme kimin girmeyeceğini veya cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı olup insanlara kolaylık gösteren kimseleri cehennem yakmaz.”(Tirmizi) ”Aklın gereği, Allah’a imandan sonra, O’nun için sevmek, sevilmek ve insanlarla dost geçinmektir.”(Taberani) Ne kadar güzel!O Güzel İnsana, Hazreti İnsana selam ve muhabbetlerimle… Ey Güzel İnsan! Seni sevmek ne kadar güzel!