Uzun yıllar Akşehir Devlet hastahanesinde çalışıp emekli olan bu abimiz; aslen Yunak’ın Kuzören mahallesindendir. Kaybolmak üzere olan “Hak aşığı” geleneğimizin takipçisi olan bu ağabeyimizin şiirlerini gazetemizde okuyorsunuz. Gayet mütevazı ve olabildiğince sade, samimi ve aşk kokan, derviş gönüllü bir insandır. Yazdıkları ile Yunus Emre, Dede Ömer Ruşenî, Eşrefoğlu Rumî Hazretleri gibi gönül sultanlarını çağrıştıran bu Hak Aşığını elinden tutup gazetemize götürdüm. Genel Yayın Müdürümüz Atilla Beyle tanıştırdım. Sağolsun Atilla Bey de mücevheratı derhal fark etti. O gün bu gün bakınız neler yazıp söylüyor:
“Gönül telin kırık, hurda mı sazın?
Menzile ulaşamaz mı avazın?
Daha yaşanmamış pek taze yazın,
O lekesiz yüreğinde pasın var.
***
El ele aşalım bütün yolları,
Haydi yavrum sen de sıva kolları,
Her kışın ardından bekle baharı,
Bana göre, açılcak bahtın var.”
***
“Sardı bedenimi bölük bölük dert…
Yüklendi üstüme gam ve kasavet,
Aldı yavrunu da elinden gurbet,
Çırpınır hep seni anarak anne!
***
Alıp da başımı dizine koysan,
Saçlarımı tel tel edip okşasan,
Arada bir öpsen ve kucaklasan,
Kalmazdı bir derdim yanında anne!”
***
“Senden başka hepsi yalan
Gelir bir gün canım alan
Gider burdan elbet gelen
Yalancı canı neyleyim.
***
Kaftan kafa etsem hüküm
Sonu viran, malım mülküm
Mirasçılar yerler döküm
Mal onların ben neyleyim.
***
Dünya kurulup düzenli
Geldi geçti çok güzeli
Dümdüz olmuştur mezarı
Çürüyen güzeli neyleyim.”
Ne kadar güzel değil mi? Ömer Osman abi! Gönlüne, diline, kalemine sağlık!