Paylaşmak insan olmanın gereğidir. Yani insan, paylaşırsa insandır. İnsan insan ise, bunu unutmaması lâzım… Ve paylaşınca insan olmanın manevi hazzını yaşar. Bunu bizzat kalbinde, gönlünde ve vicdanında hisseder. Onun için paylaşan insan çok mutlu olur. İnsanın mutluluğu paylaşmanın içerisinde dürülüdür… Paylaşınca, o dürülü olan mutluluk açılır ve insana ikram edilir. Ve o zaman o insanın kalbi mesrur olur. Gönlü pervaz eder, semalarda kanat çırpar. Paylaşma duygusu hayvanlarda yoktur. Bu itibarla insan paylaşmalı ve paylaşmayı bilmelidir. Paylaşmasını bilmeyen insan paylaşılır! Unutmayın! Paylaşmadığın mal ne senin ve nede başkasınındır. Sen sanırsın ki; malım var! Değil, o mal sadece şeytanın tasallutuna girmiş demektir. Yani sana demek istiyorum ki; “Sen şeytanın zaptına girmişsin!”
Ne olacak o mal şimdi? Sana yaramıyor, insanlığa yaramıyor. Bir de malım var diye övünüyorsun…
Zavallı! Gerçekten acınacak bir haldesin…
Samimi söylüyorum: Acınacak duruma düşmüşsün. Fakat esas acınacak durumun, nereye düştüğünü göremeyecek kadar zavallı bir halde olman… Unutmamak lâzım ki; insan asaletini, paylaşarak kazanır ve paylaştıkça muhafaza eder. Paylaşamazsa, ahsen-i takvim ve eşrefi mahlûkat olarak yaratılışında var olan asaletini de kaybeder. Yazık olur; hem insana ve hem de yaşadığı hayata. Bizden söylemesi…
***
İNANMAK…
İnanmak; inanana göre bir kazanç, inanmayana göre ise ahmaklık…
Peki, doğrusu ne? Eğer insan inanmakla bir şey kaybetmiyorsa ve başkalarına da bir zararı olmuyorsa, inanmak kazançtır. Onun için iman sahibi insan kazançlıdır. Hz. Ali’nin buyurduğu gibi; ”Farzet ki senin dediğin gibi dirilmek (ahiret) yok.. Senin dediğin çıkarsa; o zaman ben bu yaptıklarımdan -kıldığım namazdan, tuttuğum oruçtan, verdiğim zekâttan- ne kaybederim? Bunların bana bir zararı olur mu? Olmaz. Kime ne zararı var? Yok! Peki ya ahiret varsa, o zaman senin halin nice olur?.. İnanmayan insan, bu itibarla inanmamakla, kendisine bir fayda sağlamadığı gibi, başkalarına da zararı oluyorsa, inanmamakla ahmaklık yapmaktadır vesselam!
***
HERŞEY VAKTİNDE…
Bilgi insana hayatın sonunda değil, başında lâzımdır. Hayatın sonunda bilgi sahibi olmanın anlamı kalmaz. Yani her şey zamanında… Zamanında olmayan ve kullanılmayan bir şey, en kıymetli bilgi de olsa, kıymeti olmaz. Zamanında kullandığın saman bile kıymetlidir. Zamanında kullanmadığın bilgi de, saman kadar bile kıymetli değildir.
Yani her şey vaktinde… Zavallı bir hayvan olan horoz bile vaktinde öterse kıymetlidir. Yoksa horozla tavuk arasında bir fark olmaz vesselam!
***
İNSANIN KENDİSİNDE NE VARSA…
İnsanın kendisine ne kadar sevgisi, saygısı ve hürmeti varsa, muhatabına da o kadar sevgi, saygı ve hürmet gösterir. Yani kendisine ne kadar hürmeti varsa, büyüğüne de o kadar hürmet eder. Kendisine ne kadar sevgisi varsa, küçüğüne de o kadar sevgi gösterir. Ne eksik ne fazla!
Hürmet eden kendisine hürmet eder. Sevgi gösteren de kendisine sevgi göstermiş olur. Muhatabına hürmet etmeyen ve sevmeyen, kendisine hürmet etmemiş ve kendisini sevmemiş olur. Başkasını değil. Kendisini sevmeyen ve kendisine hürmet etmeyen insan nasipsizdir. Bu itibarla deriz ki; hürmetsiz ve sevgisiz insanlar, insanlıktan nasibi olmayan nasipsizler ordusunun naipleridirler vesselam!
***
AŞIKLIK…
Âşıklık ne demek? Ben kendimi sende yok ettim. Sen varsan öyle varım. Sen yoksan yokum!...