11 Eylül 2018 günü,hicri yılın 1440. yıl dönümüdür.Hicri yıldönümünün tüm İSLAM alemine hayırlı olmasını diliyoruz.Bu günler İslam tarihinde Müslümanlara ibret verici derslerle dolu günlerden bir gündür.Bu günleri iyi anlamamız ve hayatımızın merkezine oturtmamız gerekir.
Hicret; yeniden doğuşun, küfre,zulme,cehalete,dur deyişin adıdır.Hicret;Allaha teslim olarak hakkı haykırmaktır.Hicret; karanlıkların aydınlığa dönüşünün adıdır.Hicret,nefsin arzularına dur diyerek gerçek anlamda Allaha kul olmak için ayağa kalkmaktır
Cenabı Allah,hicret sancağını dalgalandıran muhacir ve onlara kucaklarını açan ensara övgüler yağdırır.İşte kutsal kitabımız Kuranı Kerimde kutlu seslenişlerden birkaç örnek:
“Allaha ve Rasülüne yürekten inanan,sonra zulmün egemen olduğu ülkeyi terk ederek, islam diyarına hicret eden, ardından da üstün bir gayret göstererek, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihat edenler var ya;işte Allah katında en üstün dereceyi kazananlar onlardır.”(açıklamalı Kuranı Kerim meali tevbe suresi ayet 20)
(Yine Rabbimiz muhacir ve ensarın, ve izinden gidenlerin, Allah nezdindeki üstün meziyetlerini bize bildiriyor.) “Mü'minlerin ateşle imtihan edildiği en sıkıntılı günlerde Allah yolunda mücadele ve fedakarlık konusunda başkalarına örneklik ve öncülük ederek, ilk dereceyi kazanan öncü müslümanlar yani Mekke henüz düşmanların elindeyken ,zulmün egemen olduğu öz yurtlarını terk ederek Medine'ye, İslam diyarına göç eden ilk Müslümanlar, ensar ile daha sonraki, çağlarda İslama girerek, ortaya koydukları güzel davranışlarla onların izinde yürüyenler var ya,işte Allah onlardan razı olmuş, onlarda Allah'tan razı olmuşlardır.Allah onlara ağaçlarının altından çağıldayan ve ebediyen içinde yaşayacakları cennetler hazırlamıştır.İşte en büyük kurtuluş budur.”(Açıklamalı Kuranı Kerim meali tevbe 100)
Allahımız, 1440 yıl önce küfrün hakimiyetine dur! demek için mallarıyla canlarıyla her türlü fedakarlığı yaparak göç edenleri ve onları bağırlarına basan ensarı methediyor,memnuniyetini ızhar ediyor. Küfrün,zulmün son bulması için de onlardan sonra gelecek olan mü'minleri muhacir ve ensar gibi olmaya davet ediyor.Çünkü küfrün zulmün ve vahşetin son bulması için onlara Allah için dur! diyecek mücahitlere ihtiyaç vardır. Rabbımız mü'min kullarını isyan ve küfür deryasında olanlara karşı mücadele edip- etmemekle deniyor,şöyleki ;"Yoksa sizin içinizden cihat edenleri, Allah'tan, Rasülünden ve müminlerden başkasını dost edinmeyenleri, Allah ayırt etmeden,bırakılıvereceğinizi mi sandınz?Allah yaptıklarınızdan haberdardır."(Tevbe suresi ayet 16)
Mü'minler Allah ve Rasülünün yolunda olduklarını her yerde göstermelidirler. Aksi takdirde sınavı kaybederler.
Sevgili Peygamberimiz;"fetihten sonra hicret yoktur,ancak cihat ve niyet vardır.Cihada çağrıldığınızda derhal katılın."( Buhari cıhat 1)
Muhacir ve ensar şuur ve bilinci kıyamete kadar sürmelidir.Ondan vazgeçmek Müslümanların felaketlerle karşılaşmalarına,dünyanın da darmadağınık, paramparça olmasına neden olur.
Kuranı Kerimde Allah mü'minleri her zaman hakkın hakimiyetini sağlamaya davet ediyor; “Allah resulunu doğrunun ,eğrinin ölçüsünü ortaya koyan hidayet ve hayata hükmedecek dosdoğru bir inanç sistemi olan hak din ile gönderdi ki ,onu bütün batıl dinlere ve aslen ilahi vahye dayansa bile zamanla bozulmuş ve özünden saptırılmış olan bütün inanç sistemlerine egemen kılsın. Allah bu dini, kafir yönetimlerin gölgesi altında ve onların izin verdiği ölçüde varlığını sürdürsün diye değil ,hayatın her alanına hükmetsin diye göndermiştir. Buna şahit olarak da Allah yeter.
O gönderdiği ayetler ve fiilen ortaya koyduğu mücizelerle şahadet ederki; Muhammed Allahın rasuludur. Onun yanında yer alan müslümanlar ise inkarcılara karşı son derece kararlı ve çetin, birbirlerine karşı ise çok şefkatli ve merhametlidirler...”(Fetih 48 /ayet 28-29 kısa açıklamalı kuranı kerim meali ,Mahmut Kısa)
Kuranı kerimde yüzlerce ayet bizlere birbirleri ile kenetlenmiş ,küffara meydan okuyan müminlerin azim ve kararlılığını anlatır. İslamı yaymak onu hayatın her alanında hakim bir din haline getirmek, tüm müslümanların görevleri arasındadır. İşte her devirde muhacir ve ensar şuurunda olmak gerekiyor. Aksi bir hayat çekilmez olur. Yoksa,bizden sonraki nesilller bizlerden davacı olurlar.
1440. yılını idrak ettiğimiz hicri yıl dönümü bu şuur ve bilinçle anılmalı ve tüm müslümanlar,muhacir ve ensar bilincine yeniden gelmelidir. Yoksa bizim ve dünya insanlığının sonu felaket olur. Allah bu gayret içerisinde olanlara zeval vermesin. Sayılarını artırsın .Ülkemizi de her türlü felaket ve zulumlerden korusun. Ali Kerrar ULU
YORUMLAR