2. Dünya Savaşı’nın en hararetli geçtiği zamanlarda taraflar sonucu kendi lehlerine çevirmek için çabalıyorlardı. Amerika bu yüzden gemilerinin radarda gözükmemesi için deneyler yapıyordu. Yapılan deneyler arasında öyle bir deney vardı ki sonuçları bilim adamlarını oldukça şaşırtmıştı. Amerika’nın hala bile kamuoyuna açıklamadığı bu deney o zamanlar sır gibi saklanıyordu. Ancak daha sonra deneye katılan kişiler tarafından deney ve sonuçları duyurulmuştu. Deney ile ilgili ciddi araştırmalar 1980’de deneyi anlatan bir filmin çekilmesine izin verildikten sonra başladı. Bu konuda ne kadar araştırma yapılsa da günümüzde hala kesin yargılara gidemiyoruz. Çünkü Amerika’daki yetkililer Philadelphia Deneyi hakkında konuşmayı reddediyorlar. Bir görüşe göre bu deney, boşaltılan bir hava üssü olan Montauk'ta “Montauk Project” adı altında devam ettiriliyor.
Deney ve Hazırlık Aşaması
Elektro manyetik dalgaları kullanarak görünmezlik sağlama yolunda yapılan ilk çalışmalar, alternatif elektrik akımının mucidi olan Nikola Tesla' nın başında bulunduğu grup tarafından 1930 yılında başlatılmıştı. Yapılan çalışmalarda bazı küçük parçalar üzerinde görünmezlik sağlanmış, daha sonra tekrar görünür hale getirilmişti. Belli bir zaman sonra Nikola Tesla çalışmalar için Albert Einstein’dan yardım istemişti. Fakat Albert Einstein bu çalışmaların insanlık için kötü sonuçlar doğurabileceğini düşündüğünden dolayı bu teklifi reddetmişti. Çalışmalara “Rainbow Projesi” adıyla devam eden grup 1943 yılı Haziran ayında deney aşamasına gelmişti. Havacı, astronom, oşinograf, teorik fizikçi, astrofizikçi, matematikçi ve yazar, Doktor Morris Ketchum Jessup; Philadelphia Deneyi'nin araştırma grubunun başında duran ve projeyi yürüten bilim adamıydı. Deneyi Einstein’ın birleşik alanlar kuramına dayanarak yapacaktı. 104 mürettebatlı “USS Eldridge” adlı askeri gemi Philadelphia Deniz Üssü’nde elektromanyetik alan oluşturmaya yarayacak araç gereci içeren tonlarca ekipmanla donandı. Kısa bir süre sonra elektromanyetik alan jeneratörleri aktifleştirildi ve Eldridge'in etrafını yeşil bir duman kaplamaya başladı. Havadaki duman dağılınca ortaya çıkan manzarayı görenler şok oldular. Çünkü beklenilenin aksine gemi sadece radardan kaybolmakla kalmamış gerçekte de ortadan kaybolmuştu. 15 dakika bekledikten sonra yetkililer şalteri indirdiler.
İlk Deney ve Ürkütücü Sonuçları
Geri gelen gemiye yaklaşan görevliler, gemideki birçok mürettebatın tırabzanlardan sarkarak kustuğunu gördüler. Diğerleri arasında da gemide boş boş dolaşan bilincini yitirmiş mürettebatlar vardı. Sanki hiçbiri ne yaptığının farkında değildi. Görevliler gemiye binerek mürettebatları teker teker gemiden indirdiler. Gemi düşünüldüğü gibi görünmezlik seviyesine ulaşmıştı. Yine de çalışmalara devam etmeleri gerekiyordu. Çünkü gemiyi kontrolde henüz istenilen seviyeye ulaşamamışlardı. Yapılan ilk deneyde beklenilen sonucu alamayan Doktor Morris 28 Ekim 1943’te deneyi tekrar edecekti.
Dehset Verici Gerçek: Uzaya Yolculuk
1943 yılının 28 Ekim gününde deneyi tekrar etmek için ilk deneyden farklı olarak gemiye farklı ekipmanlar eklenmişti. Değişen mürettebatıyla birlikte gemi deneye hazırdı. Jeneratörler çalıştırıldı ve gemiye olanlar kıyıdakiler tarafından izlenmeye başlandı. Gemi tıpkı önceki gibi ortadan kaybolmuştu. Yalnızca suyun üzerinde tekne boyunda bir çizgi kalmıştı. 2 dakika sonra bu çizgi de mavi bir ışığın parlamasıyla yok olmuştu. Birkaç dakika sonra da 40 km mesafedeki Norfolk üssünde radarda ortaya çıkmıştı. Daha sonra bilinmeyen bir nedenden dolayı tekrar ortadan kaybolan gemi en sonunda Philadelphia’ya geri dönmüştü. Fakat bu kez durum oldukça ciddiydi. Gemideki mürettebatlardan bazıları gemide yoktu. Deney bittikten sonra da ortaya çıkmayan mürettebatların nerede oldukları bilinmiyordu. Bazı mürettebatlar ise geminin eriyip tekrar katılaşan metal levhalarının arasında kalmıştı. Çok feci bir şekilde ölmüşlerdi. Mürettebatlar içerisinde sokakta yürürken bir anda kaybolma gibi psişik yeteneklere sahip olanlar tespit edilmişti. Kurtarılan mürettebatlardan hiçbirinin akıl sağlığı yerinde değildi. Bu yüzden deney sona erdikten sonra hepsi akıl hastanesine yatırıldı. Bazı mürettebatlar arasında da heykel gibi kaskatı kesilerek donanlar vardı. Bu donmalar bazen birkaç saniye bazen de saatlerce sürüyordu. Bunlar arasında en garibi ise Smith adındaki 200 gün donan adamdı. Yemeden içmeden 200 gün boyunca duran adam 201. gün kendine gelmiş ve geçen zamanı 5 saniye gibi hissettiğini, bu süre içerisinde uzayda gezip Dünya’yı dışarıdan izlediğini söylemişti. Donan denizcilerden bunları söyleyenler çok olmuştu. Onların doğru söyledikleri yaşanan bir olaydan sonra anlaşılmıştı. Bir gün bir denizci birdenbire donduğu sırada arkadaşları ona dokunup topraklamak isterler. Dokundukları anda denizci birden alev almaya başlar. Sonra o kadar şiddetli yanar ki, geride hiçbir iz, kül bırakmaz. Sadece bulunduğu zeminin kömürleşmiş oluşu, denizcinin yandığını göstermektedir. Aynı şekilde 4 denizcinin yandığı kaydedilmiştir.
Dr. Jessup’un İntiharı
1959 yılının Nisan ayında Doktor Jessup, arkadaşı Doktor Mason Valentine’i arayarak deney hakkında kesin sonuçlara ulaştığını bu nedenle konuşmak için buluşmaları gerektiğini söylemişti. Doktor Mason Valentine doktorun bu buluşma teklifini kabul etmiş onunla 20 Nisan günü yemeğe gitmek üzere sözleşmişti. Ancak o yemek buluşması gerçekleşememişti. Çünkü Doktor Jessup arabasında ölü bulunmuştu. Polis raporlarına göre arabasında, egzoz gazıyla intihar etmişti. Arkadaşları onun intihar edebilecek bir kişilikte olmadığını bunun ancak bir cinayet olabileceğini öne sürüyorlardı. Ne yazık ki Doktor Jessup’a ne olduğu bulunamamış, olaylar bir sır perdesi olarak kalmıştı.
İster gerçek olsun ister yalan bu deney insanların kazanmak uğruna neler yapabileceğinin küçük bir fragmanıdır. İnsanların bu denli kana susamış hale gelmesinin sebebi gelişen savaş teknolojisidir. Her millet biraz daha üstününü yapmak isterken böyle korkunç sonuçlara ulaşılmıştır. Savaşlar artıkça gelişen ve artan bu ölümcül teknolojik buluşlar artık akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Bu dünyayı başımıza yıkmadan bunlara bir son vermemiz gerekiyor. Fakat eminim ki insan yaşadıkça ve hırsı var oldukça bu böyle sürüp gidecek. Şu anlık sonumuz hayır olsun demekten başka diyebileceğimiz bir şey yok maalesef.
http://kitabıneksiksayfaları.com/f/esrarengiz-philadelphia-deneyi
YORUMLAR