Bir zamanlar kasabanın birinde dünyalar güzeli bir kız yaşarmış. Kız öyle güzelmiş ki bir bakan bir daha gözlerini ondan ayıramazmış. Kasabanın bütün bekar gençleri o kızla evlenmek için yarışırlarmış. Hatta kızın namı yaşadığı kasabayla kalmayıp çevre kasabalara kadar ulaşmış. Kızı istemek için kasabaya akın akın bekar gençler gelir olmuş. Fakat kız; yakışıklı, zengin, zeki, ahlaklı, her ne olursa olsun hepsini reddediyormuş. Çünkü ona göre hepsinin bir kusuru varmış. Elbette güzelliğinden dolayı gördüğü ilgi ve alaka başını döndürüyor, bu yüzden kendini kusursuz sanıyormuş. Böyle bir insana ancak kusursuz bir insan yaraşır diye düşünüyormuş.
Mükemmeli Aramak
Kızın yaşadığı kasabada bir de çok yakışıklı bir delikanlı yaşarmış. Yakışıklı olduğu gibi aynı zamanda çok da güzel bir ahlaka sahipmiş. Kızın tam da hayal ettiği gibi mükemmele yakın bir adaymış. Zaten kasaba halkından herkes, o kızla bu delikanlıyı çok yakıştırırmış. Delikanlı da bunun farkındaymış ki en sonunda dayanamayarak kendinden emin bir şekilde kızı istemeye gitmiş. Fakat o da ne! Kız bu delikanlıya da bir kusur bulup reddetmiş. Delikanlı aldığı cevap karşısında şok olmuş, bütün hayalleri yerle bir olmuş.
Yıllar sonra
Gel zaman git zaman bu delikanlı kendine uygun bir kız bulup evlenmiş, çocukları olmuş. Bir gün eskiden yaşadığı kasabaya yolu düşmüş. Kendisini ve onlarca bekar genci reddeden kızın kiminle evlendiğini merak etmiş. Sormuş soruşturmuş, en sonunda kızın yaşadığı evi bulmuş. Bir kenara saklanarak evi izlemeye başlamış. Tam da o sırada evden kızın eşi çıkmış. Adam kızın kabul etmeyeceği kadar çirkinmiş. Duyduklarına göre çok da fakir birisiymiş. Delikanlı gördüklerinden sonra çok şaşırmış. Adam evden uzaklaştıktan sonra merakına yenik düşerek evin zilini çalmış. Kapıyı yıllar önce onu reddeden dünyalar güzeli kız açmış. Delikanlı ona, herkesi bir kusuru var diye reddedip neden böyle bir adamla evlendiğini sormuş. Kız cevabı verecekmiş ama önce delikanlıdan, bahçesine gidip en güzel gülü koparıp getirmesini istemiş. Fakat bir şartı varmış, bahçede ilerlerken asla geri dönmeyecekmiş.
Dönüşü Olmayan Seçimler
Delikanlı cevabı bir an önce öğrenmek için bahçeye girmiş. Gözüne muhteşem bir gül ilişmiş. Tam onu koparacakken ileride daha güzel açmış bir gül görmüş. Yine koparacakken ileride rengi daha güzel başka bir gül görmüş. O gül, bu gül derken delikanlı bahçede ne kadar ilerlediğini fark edememiş. Bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş. Koparacak güzel gül de kalmamış. Çaresiz solmuş bir gülü koparıp kıza götürmek zorunda kalmış. Kız delikanlının elindeki gülü görünce sorusunun cevabını vermiş. “Tıpkı ben de senin gibi nasıl olsa ileride daha iyisi vardır diye düşünürken zaman nasıl geçti anlamadım. Herkeste bir kusur bulup reddettiğim için bahçenin sonundaki solmuş güle razı oldum.” demiş. Bu hikayede olduğu gibi bazen elimizdekilerin kıymetini, kusursuz hiçbir şeyin olmayacağını bilemeyiz. Aslında kusursuzluğun görülende değil bakan gözde olduğunu anlayamayız. İşte bu yüzden günler akıp gider. Hani derler ya her şey zamanında güzeldir diye, tam da bu söz gibi fırsatlar da zamanında değerlendirildiğinde güzeldir. Kaçırılan fırsatın kişiye üzülmekten ve pişman olmaktan başka getireceği hiçbir şey yoktur.
YORUMLAR