İNSANLIĞIN SONUNUN NASIL OLACAĞININ KEŞFİ
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Ceyda ÇAKIR

Ceyda ÇAKIR

www.kitabıneksiksayfaları.com

İNSANLIĞIN SONUNUN NASIL OLACAĞININ KEŞFİ

12 Eylül 2018 - 23:55 - Güncelleme: 05 Şubat 2019 - 13:41

John B. Calhoun’un 1972 yılında aklına bir deney konusu gelmişti.Konu insanoğlunun son dönemlerdeki nüfusunun günden güne katlanarak artmasıydı. Calhoun bu durumun sonuçlarını bir deneyle test etmeyi planlamıştı.Callhoun’un her gün çevresinde nüfus artışının olumsuz izlerini görmesiyle aklına gelen bu konunun elbette nüfus artışının ileride yol açacağı sıkıntıları göstermesi amaçlanıyordu. Bu amaçla işe koyulan Calhoun küçük bir dünya olarak tasarladığı düzeneğe insanları temsilen fareler koymuştu. Deney için kurulan düzenekle birlikte kullanılan deney fareleri bize freni patlamış bir araç gibi kontrolsüzce gittiğimiz yolun elbet bir gün uçurumla sonlanacağını gösterecekti.

Deney Düzeneği

Deney “Universe 25 (25. Evren)” olarak adlandırılıyordu. Bunun sebebi Calhoun’un deneyi defalarca denemiş olmasıydı. En sonunda ideal deney ortamını bularak istediği verilere net bir şekilde ulaşabilmişti. Deney için 2.5 m2’lik tabana ve 90 cm yükseklikte duvarlara sahip bir kutu tasarlamıştı. Duvarlara girişine tabandan ulaşılıp yukarı doğru çıkılan 50 cm yüksekliğinde 16 adet tünel yapmıştı. Tünellerin ucunda da 4 adet oda, yani toplamda 256 adet oda bulunmaktaydı. Deney ortamı 4000 fareyi rahat bir şekilde barındırabilecek kapasiteye sahipti. Farelere fazlasıyla yemek ve su veriliyordu. Hatta ısı onlar için ideal olan 20 derecede sabitleniyor ve ortam gerektiğinde temizleniyordu. Veterinerler fareleri devamlı olarak salgın hastalık ihtimaline karşı kontrol ediyorlardı. Bütün bunların dışında ortamdaki farelere herhangi bir müdahalede bulunulmuyordu.

Deneyin Başlangıcı

Calhoun sağlıklı oldukları teyit edilmiş 4 dişi 4 de erkek fare olmak üzere 8 fareyi deney ortamına koymuştu. Keyifleri oldukça yerinde olan fareler ilk zamanlarda ortamı keşfetmek için gezmeye başlamışlardı. Ortamı keşfettikçe kendi alanlarını oluşturmaya başlayan fareler daha sonra yuvalarını da oluşturmuşlardı. “İlk evre” olarak adlandırılan bu dönem 104 gün sürmüştü. 105. gün ortamın en küçük üyesi olacak 9. fare doğmuştu. O günden sonra ortamın çoğalmaya müsait olduğunun farkına varan farelerde hızlı bir nüfus artışı görülmüştü. Her 55 günde bir nüfus iki katına çıkmaya başlamıştı. 10 buçuk ay sonra nüfus tam tamına 620 fare olarak tespit edilmişti. Asıl ilginç olaylar Callhoun’un “Patlama evresi” olarak adlandırdığı dönemde başlıyordu.

Artan Nüfusla Birlikte Farklılaşan Fare Davranışları

Yeterince kalabalık bir ortam olmamasına rağmen farelerde tespit edilen bazı ilginç davranışlar Calhoun’un oldukça ilgisini çekmişti. Fareler artık toplu olarak yemek yemeye başlamışlardı. Halbuki her odadan yemeye eşit bir şekilde ulaşılabiliyordu. Buna rağmen bazı odalar tamamen boşken bazı odalarda da kapasitesinin çok daha üstünde fare sayısı gözlenmişti. Araştırmacılar daha sonra bunu araştırdıklarında farelerin birlikte yemek yeme amaçlarının sosyalleşmek olduğunu keşfetmişlerdi. Öyle ki bazı fareler tek başlarına asla yemek yemiyorlardı. Bir de bu sosyal fareler gibi asosyal fareler de vardı. Hatta bu farelerin sayısı sosyal farelerin neredeyse 3 katıydı. Sürekli kalabalık ortamda bulunmak zorunda kalan bu fareler aşırı kalabalıktan dolayı iletişim kurma yetilerini kaybederek fare bulunmayan ortamlara kaçmaya başlamışlardı. Belli bir noktadan sonra kalabalıktan artık bütün fareler  etkilenmeye başlamışlardı. Durumdan etkilenenlerin başında gelen erkek fareler arasında bir yuvaya sahip olma konusunda rekabetler başlamıştı. Sonucunda güçsüz erkek fareler evlerini kaybetmişlerdi. Bu nedenle ortalıklarda dolaşmaya başlayan bu fareler çok saldırgan bir kimliğe bürünmüşlerdi. Güçsüz gördükleri fareleri ısırıyor, cinsiyet fark etmeksizin tecavüzde bulunuyorlardı. Zaman zaman bu farelerden odalara çıkarak baskın yapanlar ve bu nedenle ortalığı savaş alanına çevirenler de vardı. Dişi fareler ise erkeklerin bu rekabet ortamından etkilenmemek için tek yaşamaya başlamışlardı. Oldukça ilginç olansa dişi farelerin yavrularını yemeye başlamasıydı.  Calhoun’un “Beautiful ones” olarak adlandırdığı bir grup yeni nesil fare vardı. Bunlar ortamdan kendilerini izole etmeye çalışıyorlardı. Savaşmıyor, iletişim kurmuyor ve çiftleşmiyorlardı. Tek yaptıkları hiçbir farenin olmadığı odalara giderek odanın girişine oturmaktı. Böylece odaya başka farelerin girmesine engel oluyorlardı. Calhoun bu fareler için kendi kimliklerini kaybettiklerini, amaçlarının ise sadece yemek yiyip uyumak olduğunu söyleyecekti. Daha sonra Calhoun bu farelerden 2 tanesini deney ortamından uzaklaştırarak davranış bozukluğuna neden olan şeyin onların bu ortamda bulunmalarından mı kaynaklandığını anlamaya çalışmıştı. Bu nedenle bu 2 fareyi çok daha az fare olan ideal bir ortama koymuştu. Ancak farelerde herhangi bir davranış değişikliği gözlenmemişti. Fareler artık kimliklerini tamamen kaybetmişlerdi.

Deneyin Beklenmedik Sonu

Nüfusun zirvesine 560. Günde 2200 fareyle ulaşılmıştı. Ancak ciddi anlamda kötü bir ortama dönüşen deney düzeneği o günden sonra artık farelerin günden güne artan ölümlerine şahit olmaya başlamıştı. Nüfus artış hızı 0’a eşitlenirken çocuk ölümleri %90’lara kadar ulaşmıştı. Salgın hastalıklar da artmıştı. 610. günde nüfus 100’un altına düşmüştü. 650. gün ise kalan son dişi farenin de ölümüyle deney sona ermişti.

Yapılan bu deney bizi oldukça şaşırtıcı bir sonuca ulaştırmıştır. İşin en ilginç boyutu deneyde kullanılan farelerin davranışlarının günümüzdeki insan davranışlarına oldukça benzemesiydi. Aslında bize bu deneyle bir şeyler anlatmaya çalışan Calhoun, bizden bu deneyi göz önünde tutarak gidişatımızı değiştirmemizi istemektedir. Ancak görüldüğü üzere Calhoun bu konuda başarılı olamamıştır. Yoksa biz şu an toplum olarak bu halde olmazdık. Ama hiçbir şey için geç değil. Gidişatımızı bir anda değiştirip aydınlık gelecekler tasarlayabileceğimiz gibi deneyde olduğu gibi sonumuzu da getirebiliriz. Tercih yine insanoğlunun elinde.

http://kitabıneksiksayfaları.com/f/i̇nsanlığın-sonunun-nasıl-olacağının-keşfi

Bu yazı 4110 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar