EN SON NE ZAMAN GÜVENDİNİZ?
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
ELVEDA ÇALI

ELVEDA ÇALI

misafir kalem

EN SON NE ZAMAN GÜVENDİNİZ?

11 Ağustos 2017 - 10:46

Güven, ülkemizin, gönül coğrafyamızın temellerini oluşturan değerlerimizin kurucu unsurlarındandır. Yani imanı tamamlayan eman nimeti, Allah’ın bize lütfettiği en büyük nimettir. Bireylerin birbirine, komşunun komşuya, çalışanın patronuna, patronun çalışanına, arkadaşın arkadaşa sağladığı güven; toplumun temellerini güçlendirir. Allahın insanlara verdiği bu nimet, bugün değeri bilinmeyen sıradanlaşmış bir mevzuya yani güvensizliğe dönüşmektedir. Küresel bir güven bunalımı ya da toplumları sarsıcı bir mevzu haline gelmektedir. Öncelikle bu durumun temeline inilmesi gerekmekte yani bireylerin yaşamının ve bakış açılarının incelenmesi gerekir.
Her bireyin hayatında bir defa dahi olsa karşılaştığı güvensizlik oluşumu; kapanmayan bir hesap gibidir. Bu hesap üzerine yeni hesaplar açan insanlar, toz bulutlarıyla oluşturdukları güvensizliği, gizlediklerini ya da ortadan kaldırdıklarını zannederler. Oysa bu hak sorunsalı, ilahi adalete tecelli etmiş bir dua haline gelir.  Bireylerin güvensizlik çarkını döndürmeleri, toplumun temel değerlerini sarstığı için toplum hakkına da girmiş olunur. Bu yüzden güvensizlik oluşumu, toplumun en küçük ve en temel parçası olan bireylerde başlar. Bireyin kendisinde başlayan bu sorun, yakın çevresine akrabalarına derken bir kitle sorunu haline geliverir ki şu an ki toplumun birçok kesiminde bununla karşılaşılmaktadır. Diyanet işleri bu konuya dikkat çekmek için 2017 senesinde Kutlu doğum haftasını “Hz. Peygamber ve güven toplumu” olarak adlandırmıştır. Mevzunun toplumda ciddi bir kanayan yara olduğuna dikkat çekmeye çalışmıştır. İslam dini güven üzerine kuruludur. Mümin insandan da elinden dilinden insanların emin olduğu kişidir diye bahsedilir. Öyleyse insanlık emaneti yine insanlığadır. Güven sorunsalına İslam dininin de önem vermesi, toplumu ayakta tutan bir duvar gibi bakılması dikkatle önemsenmelidir. Şayet bugün birçok kişinin hayatında uygulayamadığı bir durumdur: çıkarlarına göre güveni şekillendirmek değil, güvene göre şekillenen insanlar gereklidir topluma.
Bireylerin geçmişinde attıkları yanlışlık tohumlarının, ilahi bir karşılığının olacağı unutulmamalıdır. Güven toplumları güven duyulan insanlarla olur. Hz. Muhammed’in ümmetine de güvensizlik yakışmaz. Mevlana der ki “ istediğim kadar inançlıyım de, namaz kıl sadaka ver. Umut verip de güven aşıladığınız insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsiniz.” Öyleyse inancın temellerini tam bilip buna göre dini kuralları da sarsmamak gerekir.
Saygı değer okurlarım, sırf çıkarlarına göre davranmayan, vicdanınızın sesi olan insanlarla karşılaşmanız dileğiyle. Size karşılaştığınız insanlara tam anlamıyla güvenin diyemem ama siz insanlar için güvensiz biri olmayın. Kimse bilmezse Hak bilir ve destekler sizi. Güvensizlik oluşturanlar için de İLAHİ ADALET TECELLİ EDER deyip sabredin. Çünkü sabreden ve güvenilir bir insan olarak anılan Peygamberin ümmetine de bu yakışır…

 

Bu yazı 59785 defa okunmuştur .

Son Yazılar