Şu çocuklar çok alemdirler. İnsan büyüdükçe ketumlaşır; çocukken daha naiftir… Kalbi ile dili birdir. Gücenir mi kırılır mı düşünmez.
Bir de çocukların yarı büluğ ergenlik çağına kadar kıyaslama yapmazlar; o dönemler onların ezber dönemleridir.
Bir örnek…
Sultanbeyli’de Cuma namazı için bir camiye vardım. Biraz da hafiften geç kalmıştım; iç ezan yeni bitti ve hatip efendi hutbenin ilk dualarına başladı…
Cami girişinde kah sarıklı kah takkeli 6 tane çocuk hem gülüşüyorlar hem de cemaatin ayakkabılarını terliklerini kontrol ediyorlar…
Merakları: Milletin ayakkabı numaraları. Biraz tombul irice olanı bakın ulan benden daha büyük ayakkabı kimsede çıkmadı ben 43 numarayı buldum.
Ben manzarayı çaktım. Haydi latife olsun diye:
-Gençler benim ayakkabı numaram 48 dedim. Çok kısa bir tedirginlik hemen o tombul kendini tutamadı: “Ohaaaaa.”
-İyi Mirim de senin ayakkabı numaran 48 değil ki…
-Evet değil 41 giyerim İşte çocuk dedik ya; kıyaslama yapamaz. Kıyaslama yapıp benim ayakkabı numaramın 48 olamayacağını kestirebilse o Ohaaaaa, lafını etmezdi… Belki ağzından istemeden bu argo tabiri kullandı ama biz de ağzımızdan çıkacak söze dikkat edersek çam devirmiş olmayız.
Akşama yakın da Grup Tillo’nun Taşdelen’de konseri vardı… Canlı dinlemek bir başka oluyor. Vatanın birlik beraberlik bütünlüğü için siyaset ve askeri tedbirler ne kadar önemli ise sanat camiasının yaklaşımları o denli önemli. Fırsat denk gelirse mutlaka izlenmesi gerekecek kalitede…
İnsanoğlunun boş vakti olmaz imiş; sadece, tercihli vakti olurmuş. Tercih edin pişman olmazsınız…
YORUMLAR