Yolunu hasretle gözleyenler için geldi Ramazan. Mübarek olsun…
Ramazan aftır, mağfirettir, huzurdur, saadettir ve elbette yenilenmedir, yücelmedir; susayan gönülleri kuşatıp dalga dalga hayrın, güzelliğin sağanak sağanak inmesidir yeryüzüne.
Hem fert olarak hem toplum olarak; hatta inanlar ve insanlık olarak hüzünlerin, ıstırapların çevremizde kol gezdiği bir zamanda, maddi manevi tahribatlara karşı bir tamirattır Ramazan. Kim ne düşünür, ne der bilmem, ancak benim bildiğim bir şey var ki, o da sabırdır, şükürdür, gayrettir, hamiyettir Ramazan. Asıl önemlisi, Allah’a karşı ahlâklı gerçek bir kul olmaya çağrı ve diğer insanlara, hayvanlara ve çevremize karşı ahlaki sorumluluklarımızı yerine getirmeye davettir Ramazan.
Yani demem o ki, Ramazan’ı oyun ve eğlenceyle geçirilecek sıradan bir zaman parçası olarak değil; Rabb’imizin bir hidayet kaynağı olarak insanlığa lütfettiği Kur’an’ın, Allah Rasulü’nün örnekliğinde, bizden istediği bir tarz, bir davranış olarak hayata geçirilmesi olarak görmek ve yaşamak gerekir. İşte bunun için Ramazan, Kur’an ayı olarak telakki edilmiştir.
Dinin temel kaynağı Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya çalışmak bu ayın özünü teşkil eder. Bildiğiniz gibi, Kur’an insanoğlunun kendisinin yer aldığı var oluşun, kainatın, hayatın insan için ne anlama geldiğine dair; bizatihi insanın nereden gelip nereye gittiği sorusunun ilahi cevabıdır.
Kur-an insana, var oluş, kâinat, insanlık, tabiat, toplum ve tarih konusunda; insanın yeryüzü serüvenindeki görevi ve sorumluluklarında bir yol haritasıdır. Kur-an, yeryüzünde ezilenlerin çığlığı; insanoğluna ahlaksıca dayatılan şartlara, kötülüklere, haksızlıklara ve zulme karşı bir kıyamdır. Kur-an azgın, zalim egemenlerin sahte mazisine karşı, varlığa ahlaki bir yaklaşım sunarak tarihi yeniden düzeltme iddiasını taşır.
Kur’an insanın kendisine, yaratılışına ve içinde bulunduğu topluma olduğu kadar; inanç, düşünce, eylem, siyaset, ekonomi, estetik, hukuk, ahlak, çevre, bilim gibi -maddi-manevi bütün alanlara dair- kapsamlı, tutarlı, kuşatıcı bir bakış açısı sunar. Hasılı Kur’an, bir kurgu, bir temenni, bir ütopya değil; hayata geçirilmesi gereken bir eylem planıdır; ‘İyi’yi yada ‘kötü’yü işlemeye yatkın insanlığı kesintisiz ve sürekli olarak hayra ve güzele yöneltir. Birlikte değerlendirilen iman ve salih amele bağlı olarak insanın hemcinslerine karşı ahlaki sorumluluklarını, aynı zamanda Allah’a karşı birer görev olarak karşımıza çıkarır Kur’an.
Hiçbir şüphe ve tereddüde yer bırakmayacak biçimde tanımları yapılan ve yaratılışta insan fıtratına bahşedilen iyilikler ile kötülükleri ayırt etme yeteneğinin yeniden harekete geçirilmesine yol açmalıdır bu Ramazan. İnsanlığın müşterek tecrübesiyle ve Hz. Peygamberin rehberliğinde insanların izzetlerini, şereflerini yükseltmeye ikna ve teşvik yanında, ona sahip çıkmaya büyük fırsattır bu ay.
İyilerle dost olmanın, iyilikte yardımlaşıp kötülüklere top yekûn karşı koymanın yanına eklenecekler başka şeyler de var elbette. Başkalarına maddi yardımda bulunmak, iffeti korumak, emanete riayet etmek, adil, alçakgönüllü, hoşgörülü olmak gibi… Cimrilikten, yapılan iyiliği başa kakmaktan; kibir, haset, israf, yalan, riya, su-i zan, ifsat, dedikodu, iftira, zina, içki, kumar gibi belâlardan uzak kalarak hayatımızda tertemiz bir sayfa açabilmenin yolunda doğru ilerleyebilirsek Ramazan’da yaşadık demektir.
Tekrar mübarek olsun…
YORUMLAR