Yurt dışında eğitim görmüş, siyasete sıcak bakmadığı halde, emekliliğinden sonra çevresinin zorlamalarıyla siyasete girmiş; okuyan, araştıran, sorgulayan; her olay ve durum karşısında bir anti tezi bulunan; eleştiriyi çok seven, ilginç fikirler ileri süren ve biraz da bunları dayatmaktan zevk alan, karar verdiği bir şeyde hatır gönül tanımayan, sık sık kendisinin tetiklemesi ile -aykırı konularda ve düşüncelerde- çok sevdiği beyin jimnastiği yapmak zorunda kaldığımız büyüğümüz ile akşam sohbetinde yine bir aradayız… Allah rahmet etsin, yaşça kendisinden küçük olmama rağmen, şahsıma ve fikirlerime itibar eder, değer verirdi. Kendisi cumalarına devam eder, benim de vakit namazlarının müdavimi olduğumu gayet iyi bilirdi.
Geçmiş gün, başka hangi konuları konuştuk hatırlamıyorum, lakin şöyle bir tespitte bulundu: “İdrisciğim, İslam âleminin mahrumiyet, tembellik, miskinlik içinde bocalaması insanın dikkatini çekiyor. Beş vakit namaz, Müslümanların çalışma düzeni geliştirmesi; hele şu kış aylarının kısa günlerinde öğle, ikindi, akşam namazlarını dört saat içinde eda etmek için birkaç kere iş bırakması -ister fikir, ister beden işçisi olsun- istikrarın ve verimliliğin önüne adeta bir engel. Bu durumu, ne kadar zorlasam da havsalam almıyor; siz bu konuda ne düşünürsünüz?” dedi.
Benden cevap değil, açıklama bekliyor, ancak bu kesinlikle kendisince makul ve mantıklı olmalı. Bu tür düşünce ve varsayımları ilk defa duyuyor değilim, az çok zihni bir hazırlığım var. Lafı eveleyip gevelemeden başlamıştım söze: “Ağabey, bilirsiniz ben eğitimciyim, köklerim ilkokul öğretmenliğine dayanır. Biz öğretmenler okullarda, özel dershaneler olsa bile -o zaman dershanede çalışıyorum- anlatacağımız dersin, ünitelerinin ve konularının önce bir yıllık plânını hazırlarız. Yıllık plân hazırlamak eğitim öğretim başlamadan önce, yaklaşık on beş yirmi günümüzü alır. Yapılacakları ay ay düşünür, program gereği tek tek satır satır yazarız. Sonra yaklaşık her aya tekabül eden konu gruplarının ayrıntılarını büyük bir dikkatle gözden geçirir ünite plânı hazırlarız. Bunlar yetmez her gün, günlük plân veya ders plânı hazırlarız. Bu plânlarda amaçlar, ilkeler, dersin işleyişleri, yararlanacağımız araçlar gereçler, kaynaklar, öğrenciye kazandırılacak davranışlar, hatta derste vereceğimiz örnekler ve öğrenciye yönelteceğimiz sorular bütün ayrıntılarıyla yer alır. Böyle müthiş bir plân hazırlığı yapan birinin iş disiplininden kopması; düzensiz, dağınık, başarısız bir eğitimci olması mümkün müdür?
Hasılı namaz, muhteşem bir tazim, nefis bir tanzimdir hayatımızda...
YORUMLAR