Yalıtılmış, özünden ve gerçeğinden uzak tutulmuş anlamında kullanılırken, yalıtılmışlık ecnebice “alienation”
yani “yabancılaşma” kavramıyla açıklanıyor. Hareketli çağdaş yaşamın çözümlenmesi için inde yalıtılmışlık halleri dikkate alınıyor. Yalıtılmışlık açısından kişinin kendine, ailesine ve topluma yalıtılmışlığı gözleniyor. kendine yabancılaşma insanın şu ya da bu şekilde kendi gerçekliğini kavramaktan uzaklaşması iken; ailesine yalıtılmışlık ailesel bağların ve iletişimin zayıflaması olarak gözleniyor. Toplumsal yalıtılmışlık toplumsal ilişkilerden dışlanma ya da yalnız kalma duygusu şeklinde kendini gösteriyor.
Yalıtılmışlık ile ilgili gözlenenler;
• İnsan çevresinden uzaklaşır.
• İşinden soğur.
• Emeğinden ve ürününden doyum almaz.
• Benliğinden uzaklaşır.
• Ortamdan ruhsal olarak ayrılır.
• Olgu ve olaylara yönelik kavranabilirlik azalır.
• Düşünsel ve eylemsel tutarsızlık artar.
• Duyarlılıkları azalır.
***
Yalıtılmışlık ile ilgili hissedilenler;
1)Güçsüzlük: İnsanın geleceğini kendisinin değil dış etkenlerin yazgının şansın ya da kurumların belirlediğini düşünür.
2)Anlamsızlık: Herhangi bir etkinliğin bir anlam taşımadığı ya da genel olarak yaşamın amaçsız olduğu düşüncesi gelişir.
3)Kuralsızlık: Toplumca benimsenmiş davranış kuralarına bağlılık duygusu azalarak, davranış sapmaları ve güvensizlik hisleri yaşanır.
4)Kültürel yozlaşma: Toplumdaki yerleşik değerlerden kopma duygusu hissedilir.
Sonuçta, insanın ürünleriyle insanı boyunduruk altına alma ve birbirine karşıt güçler haline gelmeleri de “yalıtılmışlık” halinin bir yansımasıdır. Bu nedenle “insanı insan olmayana dönüştürme” amaçlı yalıtılmışlıktan uzak durmak için gerçeklerle bağlı olarak yaşamanın çok önemli ve pek değerli olduğu göz ardı edilmemelidir.