Evrensel sosyal, teknolojik ve ekonomik yeniliklerle ilerleme kaydedildiği sanılıyor.
Aslında manevi değerlerin erozyona uğradığı göz ardı ediliyor. Arada bir hedefler, idealler ve değerler gibi konular konuşulsa da özde “temel kalıp değerlerin” yeterince yer bulamadığı gözleniyor.
Neler önde?
• Arz talep kanununun gereği meta ve hizmet değeri gibi insanları belli kriterlere göre konumlandırma yaygın halde.
• Ölçütlerin neye göre yapıldığı belirsizken; insanlar en güzel, en yakışıklı, en başarılı ya da en zengin diye sınıflandırıldı.
• Akıl ve bilim topyekun ölçme, değerlendirme ve yargılama yapmazken, ‘’en’’ lerin peşinde koşarak genellemeler yaygınlaştı.
• Herşeyi gören, dokunan ve gösteren algılamalarla “vatan, toprak, bayrak ve kutsi” olarak sarılınan değer ve duygular zayıflamakta.
• İdealler parayla ve servetle sabitlendi özel okullarda okumakla, özel şirket üst düzey çalışanı olmakla, şöhretle, idealler belirlenip yaşam aktarılamamakta.
• Yaşamsal başarının eş değeri diploma, mal, mülk ya da dövize endekslenmekte.
• Sayısız ve çelişkili kimlikler belirginleşti.
***
Oysa, şu temel kalıp değerler nerede?
• En güzel dostluk.
• En karşılıksız sevgi.
• En gerçek aşk.
• En basit mutluluk
• En saf iletişim.
• En korkusuz yaşamak.
• En merhametli haller.
• En davranma .
• En etik ve ahlaklı.
• En dürüst.
• En samimi.
• En mahcup.
• En çıkarsız ilgi.
***
İdeal, paylaşımcı, üleşimci ve sosyal yaşam dinamikleri “temel kalıp değerlerin” herkes için gerekli ve önemli ortak özellikli “en”lerden olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuçta, farkındalıklar hep metaya değil; kalıp değer yargılarına da yönelmeli, bunun yolu da eğitim ve öğretim süreçlerinden geçtiği göz ardı edilmemelidir.