Toplumsal olarak çok kişi ve basit konulara aşırı bir önyargı ile bakarız. En büyük hata buradan başlar. İnsanlara ve konulara beklenti ve önyargı besleyen bir kişiyi hangi sıkıntılar bekler?
Aşırı olmayan ve içgüdüsel önyargı olayını hemen hemen hepimiz yaşarız. Ben de dahil olmak üzere, hayatımda hiçbir olaya karşı önyargı beslemeyen birini tanımadım. Bu bir hastalıktır. Bu hastalığa karşı ilk anda düşüncelerimize hakim olma, pencereye tek taraftan bakmama, düşüncelerimizi sıralamaya çalışmalıyız. Buna kısaca empati diyebiliriz. Hemen yargısız infaz yapacağımıza kendimizi yargıladığımız insan yerine koysak, Hata yapıldığında hata yapan yerine koysak…Çok zor olmasa gerek, biz bunu yapacak kabiliyetteyiz. Zor ama içten yapmak ve istemek gerekir değil mi?
Önyargı bize birşeyler kazandırabilir, kaybettirebilir. Kaybettirdiği kazandırdığının on katı olursa ne yaparız. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. ‘’Uzakdan davulun sesi hoş gelir’’ Milyonda bir de olsa bir kişi ve durum karşısında önce sakin olalım ve yargısız infaz yapmayalım
Mevki ve makamlara gelecek kişi ve kuruluşları eleştirirken önyargı felsefesinden biraz vazgeçip gelecek kişilerin onurlarına dokunmadan başarılı olmaları için yardımcı olalım. O kişi oraya olmaz, O’nun bu eksiği var, O’nun yaşı küçük, o bu işi yürütemez…. Yerine inşallah başarılı olur memlekette hayırlı olur demek daha iyi olmaz mı?