30 AĞUSTOS
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Osman Ecevit

Osman Ecevit

SÖZÜN ÖZÜ

30 AĞUSTOS

30 Ağustos 2017 - 12:15

30 Ağustos zafer bayramının 95. yıldönümünü, çarşamba günü büyük bir coşku ile kutluyoruz. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a Mustafa Kemal Paşa’nın ayak basması ile başlayan Anadolu İhtilâli, 30 ağustos günü Türk’ün lehine dönmüş ve 9 Eylül 1922 günü düşmanlar, 15 Mayıs 1919 günü ayak bastıkları yerde denize dökülmüşlerdir. Bunun böyle olacağı, 21/22 Temmuz günü Amasya Tamimi ile Dünya’ya duyurulmuştu. 21/22 Temmuz günü gün dönümüdür ve işte bugünden sonra tarih bile Türk’ün yönünde dönmüştür.

Özellikle, Sakarya savaşından sonra, ordusunu iyice güçlendiren ve tahkimata önem veren Yunanlılar, artık Türklerin ne kadar uğraşsalar da kendi hatlarını yararak, ilerlemelerinin mümkün olamayacağından emindiler. Sayısal, silah ve ateş gücü olarak da karşılaştırıldığı takdirde durum aynen Yunanlıların ifade ettiği gibi görünüyordu. Türk ordusu sayıca Yunan güçlerinden çok daha az, silah gücü bakımından da daha düşük seviyede idi. Ama, bu ordunun başında tarihin yetiştirdiği en büyük komutan Mustafa Kemal Paşa vardı. O ordunun ve başındaki komutanın gayesi ise Ülkesini savunmaktı, insanlığın en önemli hakkı olan yaşam hakkı için savaşmaktı. Bu haklılığın imanını en düşük rütbeli erinden, en yüksek derecedeki subayına kadar herkes yüreklerinde taşıyordu. İstilacı güçlerin ve Batılıların bilmediği nokta da bu idi ve bu imanı Türk güçlerine ilave ettiğiniz takdirde, Türkler çok daha güçlü idiler.

Savaş tabyası bakımından hücum eden güçlerin, karşı güçlerden sayısal ve ateş gücü bakımından iki misli olması gerekir. Bunu çok iyi bilen Mustafa Kemal Paşa cephe kaydırması yapmıştır. Tarihte şu bilinmektedir ki, cephe değiştiren ordular hep yenilmişlerdir. Fakat, Türk ordusu bu savaştan galip çıkmıştır. Kurallar, sıradan insanlar için geçerlidir. Gerçek kahramanların yaptıkları kural olur, onların yaptıkları ise hep kural dışıdır.

Burada benim anlamakta güçlük çektiğim bir husus daha vardır. Başkomutanlık Meydan Savaşını kazanan Türk Ordusunun intikal hızı ve gücüdür. Savaşın kazanıldığı Türk Cephesinin bulunduğu yerden İzmir, aşağı yukarı 400 ile 500 km daha batıdadır. Nasıl olur da bu yorgun Ordu, 10 gün içinde İzmir’de düşmanı denize döker. Bugün dahi birkaç yüz bin kişilik orduların, karadan düşman olmadan bile bu hızda hareketi mümkün değildir. Önde düşmanı kovalayarak ve gerekli lojistik olmadan başarılan bu savaş dünya tarihinde tektir.

03 Eylül 1922, Çaltepe Mevkii’nde bir köye sessizce, bir otomobil girer. Otomobil sesli girse bile hiçbir kimsenin dikkatini çekmeyecek bir kıyamet günü yaşanmaktadır. Süratle düşmana doğru hareket eden üstleri başları toz içinde yorgun fakat, gözleri İzmir istikametinden başka bir şey görmeyen askerlere yiyecek, su ve ayran sunan Türk kadınları, düşman askerlerinin çıkardıkları yangınları söndürülmeye çalışanlar, virane haldeki köyde yaralıları taşıyanlarla birlikte bir kıyamet günü yaşanmaktadır. Bu arada, ihtiyar bir adam bu kargaşadan sıyrılarak başını kaldırdı ve gelenlere baktı, bir daha baktı. Sonra, koynundan bir resim çıkardı, ona baktı. O sırada otomobilde inerek gözlüklerini anlına koyan ve yaverinden sigara isteyerek yakmaya çalışan M. Kemal Paşaya doğru bir hamle yaparak; “İşte “O”  burada, Allah’ım işte “O”, Mustafa Kemal Paşa burada !” diyerek, öyle bir haykırdı ki, bütün köylüler işlerini bırakarak ipnotize olmuş gibi donup kaldılar. Birkaç saniye içinde şaşkınlık geçince, kadını erkeği, çocuğu M. Kemal Paşa’ya hücum ederek, ellerini, yüzünü, hatta tozlu çizmelerini öpüyorlardı. Uzun bir süre M. Kemal Paşa köylülerin ellerinde kaldı ve O’nu güçlükle köylülerin elinden kurtarmak ancak mümkün olabilmişti. M. Kemal Atatürk’ün yaşadığı dönemde, halkı ile bütünleşmiş bir başka lider daha Dünya tarihinde yoktu ve o tarihten sonra da gelmemiştir. Ne yazık ki, günümüzde “M. Kemal’i sevmediğini, İran devrimini ve Humeyni gibileri sevdiğini, İstiklâl savaşı olmasaydı, İngilizler bizi daha iyi idare ederlerdi”, sözlerini sarf eden kimseleri görmek ne hazindir. Şehitlerimiz yattıkları yerlerde muazzep olmuşlardır. Mutlaka kemikleri sızlamıştır. Onlara Allah’tan rahmetler diliyorum. Milli şuurun hâkim olduğu nesillerin özlemi ile, daha nice 95’li. yıllara kavuşmak ve daha nice 30 Ağustos’ları kutlamak dileği ile saygılarımı sunarım.

 

 

 

Bu yazı 3166 defa okunmuştur .

Son Yazılar