ORTAK AKIL

Demokrasilerde en önemli husus konsensüs’ün ortaya çıkarılması ve ortak akıl ile işlerin yapılmasıdır. Birçok hatalarına rağmen, bugün demokrasinin, uygulanan idare sistemlerinin en iyisi olduğu üzerinde büyük bir çoğunluk hemfikirdir. Konu buraya gelince İngiliz, Bertrand Russell(1872-1970)’ı hatırlamamak mümkün değildir. B. Russell, “Komünizm’i insan haysiyet ve onurunu ayaklar altına alması, demokrasinin ise istismara çok müsait olması sebebi ile sevmiyorum” diyor. Tüm bunların ötesinde insanlığındaha iyi bir idare şekli bulma peşinde olduğu gerçektir. Bizler demokrasiyi tercih etmiş olarak bulunuyoruz ve bazı kesintilere rağmen, demokrasimizi olgunlaştırmak için de büyük çabalar içindeyiz. Elbette AB’ne üye olma isteğimizin temelinde birçok hususların yanında esas olarak da bu yatmaktadır. 
Tüm bunların ötesinde, bütün idare sistemlerinde ortak olan, iyi yetişmiş insan, iyi niyet ve ortak aklın olmasıdır. Demokrasilerde muhalefetin olması her zaman gereklidir. Çoğunlukla iktidara gelen bir parti, aldığı kararların tamamen doğru olduğu kanaatine varabilir. İşte problem de buradan başlar. Burada muhalefetin devreye girerek, doğru projeler üreterek, içinde bulunduğumuz geminin doğru rotada gitmesini temin etmesi bakımından önemlidir.
Demokrasilerde daima eşyanın tabiatına aykırı olmayan kararlar alınmalıdır. Bu şekildeki kararlar sonunda ise ortak akla ulaşmak çok kolay olacaktır. Ülkemizde ise, iktidar yaptığı işlerde; milletten referans aldığı iddia ederek, yapılan tüm işlerinin doğru olduğu kanaati hâkimdir. Muhalefet partisi veya muhalefetteki partiler ise, iktidarın yaptığı tüm işlerin yanlış olduğunu iddia etmesi işin ayrı yönünü ortaya koymaktadır. Böyle durumlarda ise, ortak aklın işlemesi gereği ortadadır. Burada bir soruya da cevap vermemiz lâzım. Doğru olan karar nedir ki, buradan hareket ile ortak bir zeminde birleşelim. Bu soru kolayca cevaplanacak bir sorudur. Alınan veya alınacak kararlar, eşyanın tabiatına aykırı olmayacak şekilde ve Ülkenin, milletimizin çıkarlarını gözetecek şekilde olmalıdır. Sadece Ülkemizde değil, Dünyanın birçok ülkesinde, bu hususla ilgili olarak yapılan hatalar veya demokrasideki sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Tüm bunların kaynaklandığı durum ise, insan faktöründen ortaya çıkmaktadır. Burada, Finlandiyalı Johan Vilhelm Snellman(1806-1881)’in “Her ülke kendine lâyık idarecileri seçerler ve ülke bunlarla yönetilir” sözü çok önemlidir.  Bir ülkenin kalkınması ve ileriye gitmesi, kültürle, gerçekten yetişmiş insan gücüne bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Buna ilâve olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletime her zaman doğruyu söyledim. Asla yalan söylemedim, eğer yalan söyleseydim onlar beni yalanlarlardı” sözü de çok önem kazanmaktadır. Tüm bunlar devlet idaresinde dürüst olmayı ortaya koymaktadır. Bunun yanında, kendi çıkarlarının dışında mümtaz şahısların idare ettiği bir sistem olmalıdır.
Ülkemizin üzerinde dolaşan kara bulutlardan çok büyük endişe duyuyorum. Bir hafta içinde; İstanbul’daki terör eylemi, Rus Büyükelçisi Karlov’a yapılan suikast ve Fırat Kalkanı harekâtında, verdiğimiz şehitler, Ülkemiz kamuoyunu etkilemekte ve üzüntülere sebep olmaktadır. Elimizden geldiğince şehitlerimize dua ediyor ve makamlarının cennet olmasını diliyoruz. Yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Allah’ım artık bunlar son olsun. Ayrıca insanlık dışı saldırıyı telin ediyorum. Yalnız, Rus Büyükelçiliği tarafından talep olmasa bile, içinden geçtiğimiz olağanüstü durumda, emniyet tedbirlerinin alınma gereği ortadadır. Saygılarımla.