Türkiye, stratejik konumu itibariyle, Dünyadaki bütün olayların, akımlarım etkisi altındadır. 25 Şubat 2003 tarihinde, TBMM’sine sunulan “Türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerinin Türkiye’de bulundurulması için hükümete yetki verilmesi” ile ilgili tezkerenin, 1 Mart 2003’te reddedilmesi ile Türkiye-ABD ilişkileri yeni bir döneme girmiş oldu. Bu tezkere kabul edilmiş olsa mı veya reddedilmesi mi? Türkiye için hayırlı olurdu, bugün bile buna tam karar vermek mümkün değildir. O güne kadar, her dediği yapılan ABD ise, bu ret kararına oldukça büyük tepki göstermiş ve bunu her vesile ile tekrar etmiştir. Subaylarımızın başına çuval geçirilmesi de bu meyandaki olaylar içinde kabul görmektedir. Bu dönemde Suriye’ye, Rusya’nın etkisi yok denecek kadar azdır veya yoktur.
ABD ile olan bu kriz durumu ise, Türkiye’yi ister, istemez Rusya’ya doğru meyletmesini ortaya koymuştur. Rusya’dan büyük ölçüde aldığımız doğal gazın yanında, bu gazın Avrupa’ya sevk edilmesinde, Türkiye önemli bir yere sahiptir. Buna ilâveten Rusya’dan gelen turistler için Türkiye ucuz bir turist cenneti olarak da ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Türkiye, Rusya’nın ihtiyacı olan, ılıman, sup tropik meyve ve sebzeler bakımından çok önemlidir. Bu itibarla belirli dönemlerde, karşılıklı olarak bu ilişkiler çok yüksek değerlere ulaşmıştır. ABD ve AB ile olan gerginliğin tırmanmasına karşılık, Türkiye Şanghay beşlisi ile olabilecek ilişkileri de gündeme gelmiştir. Bu konuda gerek ABD ve gerekse AB’den bu ilişkilerin olmaması gereği üzerinde birçok beyanatlar ve yazılara rastlıyoruz. Durum böyle bir şekilde seyrederken, 24 Kasım 2015 tarihinde sınır ihlâli nedeniyle, bir Rus uçağı, Türk uçakları tarafından düşürülmüştür. Hala bu uçağın düşürülmesi ile ilgili olarak açıklığa kavuşmuş durum yoktur.
Türkiye, uzun süredir sözde kadim müttefiki olan ABD ile ilişkiler bakımından şekerrengi bir durum yaşarken, bu defa da Türkiye-Rusya ilişkileri bir çıkmaza girmiş bulunuyor.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz durum karşısında, gerek ABD ve gerekse Rusya; Orta Doğu’daki olaylar bakımından anlaşmış bir görünümü ortaya koymaktadırlar. Cumhurbaşkanımızın ABD’ne yapacağı ziyaret arifesinde, Trump tarafından, PYD (YPG)’ye ağır silah yardımı ile ilgili kararnamenin imzalanması da bir tesadüf olamaz. Rusya ve ABD, Türkiye’yi görmezden gelecek şekildeki tasarruflarına devam etmektedirler. Suriye sınırımızın güneyindeki koridorun emniyete alınması bakımından, burada Rus ve ABD silahlı güçlerinin bulundurulması, Türkiye’nin, bu ülkelerin yapmak istedikleri projelerine mani olmaması için bir tehdit unsuru değil de nedir? Bunlara ilâve olarak bu alanda, gerek Rusya ve gerekse ABD’nin üst kurmağa devam etmesinin sebeplerini düşünmek gerekmektedir. Bunlar, olası olarak Türkiye’deki ABD’nin uçaklarının hareketlerine mani olabileceği ihtimaline karşı alınan tedbirler olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, İncirlik hava alanını ABD uçaklarına kapatabilir mi? Veya sözde NATO üyesi ve müttefiki olmamız dolayısı ile buna imkân yok mudur?
Gerek Suriye ve gerekse Irak, ABD ve Rusya’ya büyük bir müsamaha içinde hareket etmektedir. Bu devletler kendi ülkelerinde bile bu kadar rahat edemeyecekleri rahatlıktadırlar. Her zaman üzerinde durduğum gibi, cahil ve milli kültürleri gelişmemiş olan komşularımızın hatalarının ceremesini daha da ödemeğe devam edeceğiz. Gerek Kürt’ler ve gerekse Arap’lar hala uykudalar, uyandıkları zaman toprakları olmayacaktır. Saygılarımla.