Dini istismar ederek, hizmet hareketi olarak kendini lanse eden bu terör örgütü, halkın en zayıf tarafına hitap ederek, faaliyetlerini ve gelişmesini sürdürmüştür. Osmanlı İmparatorluğu zamanında, bilindiği üzere başta halife ve devlet de şeriat hükümlerine göre idare edilmesine rağmen; din elden gidiyor diyerek yapılan ayaklanmalar pek de nadir değildir. Burada esas, dincilerin idareye talip olma gayelerinde yatmaktadır. Eğer tarihimizi iyice okuyarak hazmetmiş olsa idik, bunların ortaya çıkması mümkün değildi. FETÖ’nün bu darbe hareketi daha öncekilerin aynısıdır. Kendine Peygamber, mehdi tabirlerini bile yakıştırmıyor. Kâinat imamı, kutbul aktab lakabı ile anılmasını istemektedir. Araştırmalarıma göre haşa bu tabir, bütün Peygamberlerin üzerinde ve Allaha en yakın seviyedir. Himmetle yardım eden ve hizmet edenleri cennete sokacak bu zat-ı muhterem imiş!. Kendince kendini ilâhi otorite (Papalık) gibi lanse etmektedir. Benim inancıma göre son peygamber, Hazreti Muhammet (s.a.s)’dir. Onunla eşdeğer olmak veya daha üstün olmak ise tamamen sapıklıktır ve Müslümanlık anlayışına terstir, şirk’tir. Bunu böylece kabul edenler, dini eğimi iyi olmayan insanlardır.Elbette, bu hareketin başı olan şahıs nereye doğru gideceğini gayesini öncelikle açıklamayacaktır. Sonunda bu darbe hareketinde olduğu gibi, durum ortaya çıkacaktır.
Görüleceği üzere, her konuda bilgisizlik ve cehaletin kol gezdiği ortamda böyle, uçuk fikirler revaç bulacaktır ve bulmaktadır. Benim çok acayibime giden, bir bakan tarafından yapılan açıklama idi. Efendim, FETÖ terör örgütüne adli ve kolluk kuvvetleri ile yapılan muamelelerden diğer cemaatlerin rahatsız olmaları gerekmezmiş. Yani onlar normal faaliyetlerine devam edebilirlermiş. Bu bakan diğer cemaatlerin faaliyetlerini ne ölçüde biliyor ki, bu sözü sarf edebiliyor? Ülkemizde her kanunsuz olayın karşısında kolluk güçleri olmalıdır ve vardır. Acaba bu bakan, internete girerek, Ülkemizde kaç tane daha, kendini kutbul aktab ilân eden cemaat piri var, bunu biliyor mu? Ben baktım birden fazla bu şekildeki cemaat vardır. Devlet dikkatle izleyerek, iyi niyetli Müslümanları aldatan ve onlara cenneti vaat eden cemaatler üzerinde durmalıdır. Manevi değerlerin bu kadar istismar edildiği, buna mukabil doğrusunun ortaya konulmadığı, insanların materyalist hayatın çekilmez monotonluğundan kurtulmak için böyle dini grupların kurbanı olabilirler. Çok kısa bir süre önce, maketten daire satar gibi cennetten arsa satanları gördük. İşin tuhaf tarafı ise, bu arsalardan alanların arasında yüksek seviyede okumuş insanlarımız da vardı. Orta Çağda, Papa’lar cennetten arsa satmışlardı. Ben o anlayışın 300 yıl öncesinde kaldığını zannediyor idim. Elbette, bu bağnazlık sadece Müslümanlık içinde yoktur. Diğer dinlerin için de de vardır. Bunun için lütfen, (The Name Of The Rose) “Gülün Adı” adlı kitabı okumalarını tavsiye ederim. Yalnız, benim burada anlamadığım husus, Müslümanlık gibi, fallara, gaipten haber vermelere ve kerametlere kapalı olan; hatta bunları küfür sayan dinde bu olayların rastlanmış olmasıdır. Bir makale içine her şeyin sığmayacağı açıktır. Batı Müslümanların dinlerini değiştirmeden, Hristiyan’ca düşünmelerini temin için uğraşmaktadırlar. FETÖ hareketinin temelinde de bu anlayış yatmakta ve zat-ı muhterem onlarla işbirliği halindedir.
Gaziantep’teki bombalı saldırıyı yapan terör örgütünü ve bu olayı lanetliyorum. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. İnşallah bu son olur. Saygılarımla.