ELDEKİNE DİKTATÖR, BİZDEKİNE PADİŞAH DERLER
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
ÖZLEM MEMİŞ

ÖZLEM MEMİŞ

ELDEKİNE DİKTATÖR, BİZDEKİNE PADİŞAH DERLER

26 Nisan 2016 - 11:32

 

Neden mi? Bizimkilerin yüreklerini, insan sevgisi kuşatmıştır çünkü. Kendilerinden olmayana dört ayaklı muamelesi yapmazlar.

Yine istemediğimiz olaylar oluyor. Rusya Suriye’ye yardım edeceğim diye (onların söylemiyle) bir açıklama yapmıştı 5–6 ay önce. Biz de dedik vay be ne Rusya’ymışsın be arkadaş! İnsanlığın ölmemiş! Mazlumlara rahat bir nefes aldıracaksın! Biraz da şaşırmıştık ama. Hani Müslüman bir ülke olan Suriye’ ye, Rusya abisinden yardım falan! Ne iş?

Düşüncemiz doğru çıktı maalesef. Işid’i bombalayacağım diyen Rusya hala mazlum bombalıyor. Esad diktatörünün de umrunda değil. Kardeşim sen nasıl Müslümansın desek hep birlikte, duyar mı acaba? Bilmem? Bu durum karşısında büyük devletler de her zamanki gibi üç maymunu oynadılar, hala oynuyorlar. Arkandan güzel sözlerle ansa, tüm dünya olmaz mı? Hitler, Lenin… deyince hangimizin aklına güzel düşünceler geliyor acaba. Şimdi de Esad deyince neler geliyor zihinlere.

Şimdi gelelim bizim gönlümüzün sultanlarına…

Geçenlerde Kanuni’yi okudum. Ne mübarek insanlar. Zaten Osmanlı padişahlarının, âlim olduklarına inanıyorum. Her konuda kendini geliştirmiş muhteşem âlimler… Pek çok dil, zanaat, ilim, avcılık, savaş bilgisi, şairlik… say say bitmiyor. Hepsi birer saygı abidesi… En önemlisi de -başta da belirttiğim gibi- yüreklerindeki insan sevgisi. Bunu sadece biz idrak etmemişiz. 600 yıl –dile kolay- gül gibi yaşamış pek çok farklı millet ve bu insan sevgisini taa derinlerinde hissetmişler.

Kitaptan birkaç yeri paylaşmak istiyorum.

# Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi sırasında şeyhülislam İbn-i Kemal’in ayağının sıçrattığı çamurla kirlenen kaftanını, sandukasının üzerine örtmelerini vasiyet ediyor.

# Müthiş bir avcı ve silahşör olan Yavuz Sultan Selim, önünden havalandırılan iki güvercini iki ayrı hançerle havada vurabiliyor. Timsah, aslan avına çıkıyor…

# Saray hazinesi ağzına kadar dolu iken lüks yaşamdan uzak, ahiret merkezli yaşama derdindeler. Bir gün Kanuni buluğ çağlarında iken süslenmiş. Babasının ihtarı: “ Oğlum annene giyecek elbise bırakmamışsın.” oluyor.

# Ahiret merkezli yaşamları var. Ölüm anında, yanındaki yaverinin: “ Bugün Allah’la olma vaktidir.” sözüne karşılık; “ Sen şimdiye kadar bizi kimle bilirdin.” diyor.

# Bir mektupla sözünü dinletecek kadar heybetli, güçlüler. Roma Germen İmparatorluğu kutsal ittifakı kurulurken Fransa katılmadı diye, onunla savaşılıp Kral Ferdinand esir edilince, annesi Kanuni’den yardım istiyor. Alman İmparatoru Şarlken’e bir mektup yazıyor, yelkenler suda… Hemen serbest kalıyor Ferdinand.

# Gururlanmaya asla tavizleri yok. Mohaç Meydan Muharebesi çok kısa sürede, (2,5 saat) zaferle sonuçlanıyor. Bir gurur geldiğini hissedince kazılan dehlizde uyuyor ve gireceğin yer belli diyerek gururundan sıyrılıyor Kanuni.

Şimdilerde Avrupa’ya özenme derdi var ya hani. Onca yaptıkları kötülüklere rağmen… Geçmişe bir bakmak lazım... Nereden nereye.

Bizim atalarımız örnek insanlardı. Yaşarken de iyi anıldılar, öldükten sonra da. Bırakalım Avrupa i yaşamı ve dönelim özümüze bir an önce. Zira diktatörlük değil insanlık kazanmıştır her daim. Rabbim tüm ümmet-i Muhammedi diktatör şerrinden korusun. Âmin.

Vesselam.

Bu yazı 4281 defa okunmuştur .

Son Yazılar