Sen herkesin babasıymışsın. Biliyordum, çok seviliyordun fakat taziyende şahit olduğum görüntüler farkındalığımın çok çok üstündeydi.
Birkaç gün öncesinde –malum mu olmuş ne- telefonumdaki resmine bakıp “Canım dedem, seni ne çok seviyorum” deyişimi hatırlıyorum bir an ve üç beş gün öncesinde abimin “Ailecek yılbaşındaki tatili değerlendirelim, bir organizasyon yapalım” deyişi geliyor aklıma, içim burkularak. Organizasyona bak. Yoldayız yılbaşında. Ailecek uzun ince bir yolda… Büyük organizasyona yolculuk var. Yollar bitmek bilmiyor. Annemin haberi yok. Nasıl haber verelim. Kar yağıyor, buzlu yollar… Tehlike hat safhada… Arabayı süreni düşünüyoruz. Dayanmak zorundayız. Herkes sıkıyor ister istemez kendini. Teyzem, dayım, eniştem annem arabadayız. Abim iş çıkışı yola çıkacak.
Ağrı’ya yaklaştıkça hüzün katlanıyor ve varış. Ayakkabısız karlara basan dayım karşılıyor ilk ve feryatlar. Annemin gerçekle yüzleşişi… Sabahın 4’ü… Herkes içeride…
“Sen nasıl dayandın Özlem, küçücüktün seninki öldüğünde…” nidaları kulaklarımda… “ Bizim babamız öldü, dayanamıyoruz” Yaaa evet çok zordu. Gömdük acımızı, taa derinimize. O kadar feryat etmedik. Biliyorduk sanırım ölünün eziyet çektiğini, biz bağırınca... Dayanmalıydık. Bir annemiz vardı. Bizi öyle perişan görmemeliydi. Ben onlara tek başıma nasıl bakacağım düşüncesi ile nasıl ayakta dururdu yoksa. Meğer o da aynı şeyleri düşünür, dururmuş. Hayat böyle… Senin için birileri ayakta durur ve sen birileri için durursun. Yıllardır biz bu tiyatroyu oynayıp duruyoruz ailecek. Şimdi sıra sizde denilesi durum ama olay çok yeni… Bir de ölen dedem olunca… Ölümü mazide yaşadığım acıya ne çok benziyordu. Dedem, babam gibiydi. Her gelenin de aynı şeyi diyor olması çok şaşkınlık verici. Hadi birilerinin babası, birilerinin dedesi, birinin eşi… Gelinlere, damatlara, komşulara ne oluyordu… Öz babaları gibi “Babamız öldü” denmesi görülmedik bir olay. Gelinin biri öz babasına sarılıp “Baba, o benim babamdı. O uyuya kaldığımda, üşümeyeyim diye üzerimi örtenimdi. Sen hiç böyle yaptın mı? Yapmadın baba…” diye ağlıyordu.
Binlerce insan aktı, günlerce eve ve taziye evine. Annem taziyeleri anlatırdı. Hikâye gibi dinlerdim fakat şuan ne demek istediğini daha iyi anlıyorum. İnsanlık denen kavramın içinin boşaldığını söyleyenlere inat, burada doldurulduğunu gördüm. Eşine sadık bir eş, çocuklarına, torunlarına, komşularına… fedakar bir dost gördüm hep dedemde.
Kuranı çok okuyan biriydi. Çarşamba günü teslim edelim dediği 9 hatmini, anneannemin “Perşembe daha sevap, yarın teslim edelim” demesi üzerine bekletiyorlar. Can dedem… Üzerine 21 hatim daha toplayıp biz teslim ediyoruz yedisinde. Allah kabul etsin inşallah.
Taziye devam ediyor. Hafta sonu abim, teyzemler döndüler. Biz de bir hafta daha kalıp döndük.
Gururluyum. Bu kadar yiğit, fedakar, yardımsever, kul, samimi, çok sevilen bir dedeye sahip olmak en büyük bahtiyarlığımdı. Rabbim günahlarını affetsin, Efendimize komşu etsin, cemalini göstersin, bizi de cennette buluştursun inşallah. Mekânın cennet olsun dedem.
İNSANLIK VARDI HER DAİM GÖNÜL SOFRANDA.
KURAR VE DAVET EDERDİN.
DOSTLUK YER, KARDEŞLİK İÇERDİK DEDEM.
GÖZYAŞLARI DİNSİN!
BAŞLANGICI BURADAYDI, DEVAMI İNŞALLAH CENNETTE.
HAYDİ, BUYRUN DOSTLAR SİZ DE.
AFİYET OLSUN, TÜM GÖNÜL SOFRASI MİSAFİRLERİNE…