BEKRİ MUSTAFA'LAR
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Ramazan Ateş

Ramazan Ateş

KALEMDEN DÖKÜLENLER

BEKRİ MUSTAFA'LAR

07 Eylül 2018 - 11:04

1593-1634 yıllarında Sultanahmet’te yaşayan Bekri Mustafa’nın adını, herhalde duymuş olmalısınız... Onun, kendini genç yaşında “içki”ye verdiğini, “gece-gündüz içtiği” için Bekri namıyla ün yaptığını ve 41 yaşında öldüğünü belki bilmezsiniz ama, Bekri Mustafa’nın “imam” olma hikâyesini herhalde bilirsiniz. Efendim, hikâye şöyle: Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede “Küçük Ayasofya Camii”nin önünden geçmektedir... O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı“hoca” zannederek namazı kıldırmasını söylerler. “Yok, ben hoca değilim” dese de, dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder. Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin.Onlar durumu anlar...” dedim. Hikaye böyle.

Aslında her zaman Bekri Mustafalar olagelmiştir. İşin ehline verilmediği, yetenek ve kabiliyeti, liyakat ve ehliyeti olmayan, yapacağı işin vizyon ve ufkundan uzak kişilerin iş başı yaptığı hep görülmüştür.

İnsanlığın sultanı Peygamber Efendimiz (sav) “İş ehline verilmediği zaman kıyameti bekleyin”der. Yani büyük kıyamet olmasa da o işin kıyameti yakındır. Değil mi ki, İşin ehline verilmemesi akla ziyandır. İşin aslını bilenlerin bulunduğu bir ortamda ehil olmayanlara işlerin verilmesi normalde düşünülemez. Ama ortalığı kesif bir cehalet kaplamış, gerçekler ters yüz edilmiş, fitne fesat ortalığı kaplamışsa, işler kapanın yani ehil olmayan kimselerin elinde kalır. Bu da toplumlar için bir çeşit kıyâmet demektir.

Burada “iş” ten maksat insanlık için Gerekli her türlü görev ve faaliyeti içine alır. Ancak en önemlisi yönetimde görev almaktır.

Günümüzde liyakat ve ehliyetin önemi çok dile getirilmiş olsa da uygulamada maalesef yanlışlar yapılmaya devam ediliyor. Yakını olanlar, dayısı olanlar, grubu olanlar, parası olanlar bir yolunu bulup layık olmadıkları, geldikleri görevin gerektirdiği yetenek ve kabiliyete, eğitim ve vizyona sahip olmadıkları halde bir yere gelebiliyorlar. Bu durum ülkede hoşnutsuzluk, uyumsuzluk, kargaşa, maddi kayıplar ve hizmetlerin aksamasına neden oluyor. Meşhur deyimle “ tüyü bitmemiş yetim hakkı” nın ihlali de cabası.

Bu yazı 5171 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar