UYANAN DEV

Beşiktaş saldırısının zamanlaması dikkat çekici ve asla tesadüfi değil. Bir yandan Türkiye terör örgütleriyle başarılı bir mücadele veriyor ve Suriye'de emperyalistlerin oyunlarını bozacak kadar önemli mesafeler kat ediyor, öte yandan ilk defa sivil bir anayasa yapma girişiminde uzlaşmaya varılıyor. 
Batı ittifakının bir üyesi ve neredeyse bütün batılı kurumların hepsinde de müttefik olarak yer alsak da, “Türkiye'nin müttefikleri” Türkiye'nin altını oymaktan çekinmiyor. Açıkça terör örgütlerine kapılarını açıyor, Avrupa’da faaliyetlerine izin verdikleri halde, utanmadan Türkiye'deki insan hakları ihlallerinden dem vurarak insan hakları, özgürlük, demokrasi masalları anlatıyorlar. Türkiye’de meclisin bombalanması, halkın üzerine bombalar yağdırılması onlara göre önemli değil, hatta bu alçakların açıkça yanında ve arkasında olmaktan da utanmıyorlar.
Ne zaman ki Türkiye ekonomik olarak güçlendi ve artık batının emirlerini dinlemez oldu; Türkiye'ye karşı düşmanca tavır ve terör örgütlerini Türkiye'nin üzerine salmak için yeterli sebep oldu.
Gerçek şu ki, gelinen noktada ne yapılırsa yapılsın, Türkiye ekonomik olarak güçlenecek, asırlık prangalar sökülüp atılacak ve gerçek anlamda bağımsızlık sağlanacak. Bu yola girilmiştir ve geri dönüş mümkün değildir. Buna mecburuz. Er yada geç, bölgemizde kendi medeniyetimizi inşa etmekten başka yolumuz yok.
Bu medeniyetin inşası demek, bu kadim bölgeden batılı emperyalistlerin defolup gitmeleri ve neticede zaten batmakta olan batı medeniyetinin yok olup gitmesi demek. Bu bir hayal değil, gerçeğin ta kendisi. Aklı başında batılı düşünürler de buna inanıyor ve ülkelerini uyarıyor. Şu batılı tarih felsefecisi Arnold Toynbee nin: “Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu. Dev uyanırsa, karşısında hiçbir güç duramaz.” Sözünü unutmuş değiller. Haklılar da. Suriye’de, Irak’ta askeri olarak varız. Mısır’a darbe sebebiyle mesafe koyduk. Rusya ile, İran’la, Suudi Arabistan’la, İsrail’le yeni strateji belirliyoruz. Amerika ve Avrupa gündemimizde. Tunus da Libya da, Cezayir de... Kafkaslarla da ilgiliyiz, Asya ile, Doğu Türkistan’la, Balkanlarla da...
Bütün bunlar Türkiye’nin, Türkiye’den büyük olduğunu gösteriyor. Bugün Türkiye'yi yönetenler “Dünya beşten büyük, güçlü olanların güçsüzleri sömürmeleri kabul edilemez, insanlık güçlülerin değil, mazlum ve mağdurların yanında olmalıdır, çıkarları için başkalarına zulmedenlerin yanında değiliz ve olmayacağız…” deyince aralarında çıkar çekişmesi olsa bile bunu bir yana bırakarak hep birden Türkiye'ye yükleniyorlar.
İşte bunun için son güçleri ile bin bir entrika ile uyanmakta olan dev’in üzerine çullanıyorlar. 15 Temmuz bunun içindi. Şimdi tüm terör örgütlerini harekete geçirmeleri bunun için.
Ama son gülen bu coğrafyanın çocukları olacak. Onun için ateşe körükle değil, cesaretle ve mutlaka basiretle, üç dört adım sonrasını hesap ederek gideceğiz.
Şüphesiz bizim için en önemli, olmazsa olmaz ve ilk elde temin edilmesi gereken şey, en büyük gücümüz olan içerde sağlam duran bir millet yapısının varlığıdır.
İktidarı ile muhalefeti ile birlik içinde yürüdükçe hedefe ulaşmak mümkün olacaktır. Bütün dünyaya adaleti tevzi edecek, mazlumlara el uzatacak bu milleti Allah yalnız bırakmayacaktır.