Geçen hafta 18 Eylül pazartesi okullar açıldı.Daha önce ortaya konan müfredat değişikliği tartışmaları devam ederken ,Sayın Cumhurbaşkanımız TEOG sınavlarının kaldırılması gerektiğini söyledi.milli eğitim bakanımız da TEOG sınavlarının kaldırılacağını ve yerine başka alternatifler düşünüldüğünü belirtti. Tartışmalara bir yenisi eklendi.
Acaba asıl tartışılması gereken konu ; müfredat ya da TEOG sınavları mı,yoksa top yekün eğitim sistemimiz mi?Biliyorsunuz eğitim sistemini önce Fransa’dan,sonra Almanya’dan, daha sonra da (1950 den beri) Amerika’dan kopya ettik. Türkiye Cumhuriyeti kurulalı 100 Yıl oluyor, hala kendi YERLİ- MİLLİ eğitim sistemimizi oluşturamadık.Kendi dikmediğimiz elbise tam oturmadığından, orasından burasından patlak veriyor ,yama-yama bitmiyor, artık yama tutmaz hale geldi.Önümüzde 600 Yıllık bir Osmanlı mirası dururken , sanki Türkiye Cumhuriyeti köksüz tarihsiz ot biter gibi kurulmuş gibi; HIRİSTİYAN ülkelerin eğitim sistemini kullanıyoruz.Türkiye’nin prof ları, ilim adamları,yazarları yok mu?Hemen her yıl eğitim sistemine eklemeler-çıkarmalar yapmak yerine yüzyıllar ötesine bakarak; büyük devlet ideali ile, kendi YERLİ-MİLLİ (gerçekten milli) ve ÇAĞDAŞ eğitim sistemimizi oluşturalım.Oluşturmalıyız ki; bir daha sık-sık değişiklik yapma durumları ortaya çıkmasın.
Diğer taraftan hep tartışılıp duran, önce eğitim mi, yoksa öğretim mi meselesine gelelim.Eğitim sistemimizin adı,Milli eğitim sistemi (Amerika’dan kopya da olsa).Milli öğretim sistemi değil ama tabiî ki amaç eğitimle beraber öğretim.Peki acaba ne kadar eğitiyoruz ve ne kadar öğretiyoruz?
Çocuklarımızı eğitip-öğretmekteki amacımız ne? Elbette amaç;Ailesine,vatana-millete bağlı,faydalı insan yetiştirmek.Acaba bunu sağlayabildik mi,sağlayabiliyor muyuz?Her işlemin bir sağlaması vardır; 2 x2 = 4 ediyor mu?Yüz yıla yakın Türkiye Cumhuriyeti geçmişimizle yetiştirdiğimiz gençlerimizi gerçekten ;dinine,devletine, vatanına- milletine, bayrağına bağlı insanlar olarak yetiştirebilmiş miyiz,yetiştirebiliyor muyuz?Yoksa yüksek okullardan mezun ettiğimiz gençlerimizin birçoğunu Amerika ve Avrupa ülkelerine mi kaptırdık?Birçok ilim adamımızın dışarıda olduğunu biliyoruz.Bilgili beyinlerimizin göçtüğünün farkında mıyız?Kaç AZİZ SANCAR yetiştirebildik ?Düşmanımız olan ülkelere kaptırdıklarımız haricinde APO ve uşaklarından birçoğu yüksek okullarımızda okumadılar mı?Bir sürü prof lar,hukukçular, FETÖ nün peşinden koşmadılar mı?
O zaman şapkamızı önümüze koyup iyice düşünmemiz gerekmiyor mu?Çocuklarımızı bize faydası olmayacak bilgilerle yüklemenin bize ne faydası var?Atom bombasını yapmayı öğrettik! Bombayı bizim ülkemize atacaksa niye öğretelim?FETÖ cü hainler ülkemizi bombalamadı mı, tankları kendi! Milletinin üzerine sürmediler mi, bunlar dışardan mı geldi?Bir yazarımız “siz bozuk karakterli insana (haram-helal tanımayan ,vatan ,millet, bayrak sevgisi bilmeyen insana),bilgi yüklerseniz başınıza gelecek felaketlere hazır olmak durumundasınız.Bilgisiz insan bankayı soyar;diplomalı hırsız bankayı ZİMMETİNE geçirir” diyor.Ne kadar doğru değil mi?Şimdi üst düzey bilgisayar bilen hainler;banka hesaplarını boşaltıyorlar,bankamatiklere kopya cihazı koyup,milletini soyuyorlar, sırlarımızı satıyorlar,bilgisayarlarımıza SİBER saldırılar düzenliyorlar.Nitelikli dolandırıcılıkları genelde diplomalılar yapıyor,uyuşturucu kullananların çoğu yüksek okullu.
Sözün özü eğitim ve öğretimimizin sağlamasını iyi yapalım, iyi değerlendirelim.Vatana- millete, dine devlete,bayrağa bağlılığı vermeden,trilyonlar harcayarak yetiştirdiğimiz,bilgilendirdiğimiz her okumuş, ülkemize FAYDA yerine ZARAR getirecektir.Mesele 4+4+4 ya da 3+3+3 meselesi değildir.Şu sınav bu sınav meselesi de değildir.Esas mesele YERLİ ve MİLLİ insan yetiştirme meselesidir.Mesele vatanı- milleti,dini-devleti ve bayrağı uğrundan ölümü göze alabilecek insan yetiştirme meselesidir.MESELE gerçek anlamda MİLLİ EĞİTİM meselesidir …