Değerli okuyucularım 1999'da emekli maaşında yaşanan o kuyrukları, 1979 'da ekmeğin karaborsalarca satıldığı ve ekmek kuyruklarının yanında ekmeklerin çıkmadığı dönemleri anlatan diyalogları o sıkıntılı süreçlerimizi sizler için anlatmak istedim bu yazımda. Umarım beğenirsiniz.
Neden anlatmak istiyorum. Unutmamanız için. O dönemlerde yaşanan bu üzücü olayların sıkıntıları ve vatandaşların ikinci sınıf muamelesi gördükleri yeni nesile anlatılmalı. Evet arkadaşlar konumuza başlayabiliriz. 19 Haziran 1979'da ki benzin kuyruğu, tüp gaz kuyruğu belirttiğim süre içerisinde de ekmek kuyruğu başlamış. Haftanın ilk gününde vatandaşlar yeterince ekmek bulamadıkları için mecburen karaborsacıların sattığı ekmeklere yönelirlermiş. İşçi-İşveren ve Belediyelerin kendi aralarında ki, iş sözleşmelerinde anlaşmazlık olunca o dönem vatandaşların ekmek almasını güçleştirmişti. Sizlere yanlış bilgi vermekten çekinirim. Araştırdığım kaynaklara göre 1977-1980 yıllarında görev yapan o dönemin belediye başkanı Aytekin Kotil olarak kayıtlara geçmiştir. O dönemde işçilerin Belediye başkanıyla diyalogu sırasında ekmek çıkarmayan fırın işçilerinden birisi " Ne yapalım, patron fazla mesaimizi ve haklarımızı vermiyor demesi üzerine fırın işverenleri de şu şekilde cevaplarlar. "Yeni sözleşmeye göre ekmek satarsak, fırınları kapatmamız lazım ve ekmeğin gramı da en az 30 gram düşürülmesi gerekir.
Bu konuşma sonrasında benim anladığım kadarıyla işçilerinin çalıştıkları o fazla mesaisini verilmesi teklifini yetkili ağızlardan bir çözüm aramak istediklerini ancak çözmesi gereken belediye yetkililerinin işverenden yana olduğu görülmesi üzerine O dönemin belediye yetkililerinden birisi " Karış kadar ekmek 6 lira oldu. Halkın sofrasında ki, nimet 10 gün içinde yüzde yüz zam görmüş, yine zammı görsün şeklinde işçileri azarlamıştır. "7 bin fırın işçisini mü düşünelim , yoksa 4,5 milyonluk İstanbul'umu ? yanıt verince her iki taraf işveren ve işçiler birbirlerini sorumlu tutmuş birbirlerine ağır suçlamalarda bulunmuşlardır.
Hepimiz izliyoruz ve biliyoruz ATV Haber Müdürü Murat Gener'in sunduğu "UNUTMA" isimi programını neler anlatılıyor neler
O güzelim insanlar devleti için, çocukları için, gece gündüz demeden çalıştıkları dönemlerde 50 yılını veren o emekli dedelerimiz, nenelerimiz, evet o yıllarınız çok zordu. Belki ben sizin kadar zorluklar çekmedim ama sizleri çok iyi anlıyorum. Yoksa bu konuları nereden bilebilecektim ki? Unutulmasın diye bunları yazma gereği duydum ve yeni nesil gençlerimizin bu konularda bilgisinin olmasını istedim.
Çok sıkıntılı süreçlerden geçen o vatandaşlarımızın sıkıntılarını anlatan bazı diyaloglar " O dönemin vatandaşının sesi olan muhabir arkadaşların vatandaşların seslerini duyurabilmek adına onlarla yapılan diyaloglardan bazıları:
''Böyle sıra beklemekten bıktık biz . Ayağımız kırık şekilde geliyoruz, yakında öleceğiz inşallah buralarda.''
"-Kuyruğun başındasınız gece uyumadınız galiba?
-Ben burada gece 1.30 dan beri bekliyorum gece soğuktu ne yapalım ekmeğimizi almak için beklemekteyiz.''
"3 gündür burada bekliyoruz 500 bin kişi ayakta bekliyor bu saatte yine o yıllarda yaş ortalaması 60, 70'lileri bulan var, dedeler, nineler, emekli maaşlarını alabilmek için sıradalar.''
Bu süreçlerin bir daha yaşanmaması ümidiyle.
Hoşça kalınız