İnsanlar,çok değişken davranışlar gösterebilmektedir.Kendisi için her zaman en ideal hayat şartlarının oluşturulmasını istemektedir.Bulunduğu ortamın olumlu yada olumsuz yönlerini kendilerine göre değerlendirmektedir.Fakat insanların bu dünyanın sadece imanı noktada bir imtihan yeri olmadığını bilmesi bilmenin de ötesinde kavraması ve kabul etmesi gerekir.Dünyanın her alanda değişik halleri vardır.Bazen havalar kurak geçerek insanları susuzluk ve kıtlıkla imtihan eder.Bazen aşırı yağışlarla insanların huzurun kaçması sebep olabilir.Evler su altında kalabilir,yollar geçilmez olur,nehirler taşar,dağlar heyelan neticesinde yer değiştirir.İnsanlar evlerinin bir kağıt parçası gibi coşkun akan suyun önünde savrulduğunu görünce feryadı figan ederler.
Elbette insanlar için en faydalı ve en ideal hayat şartları ve ortamı olmalıdır.İnsanlar bu ortamı oluşturmak için sürekli bir çaba içerisindedir.bu durum zaten bizlere tavsiye edilen hayat davranış biçimleridir.Tedbirin alınması,hayatın her aşamasında ilgili kişilerin en önemli görevleridir.Sel olacak fakat dere yatağına konutlar yapılmayacak.Yağmur yağacak fakat insanlar yaşam alanlarını bu duruma göre inşa edecek.Sıcaklar olacak fakat insanlar kendilerini bu sıcaklığa göre konumlandıracak.Çünkü dünyamızın tek sakini insanlar değildir.Dünyamızın insanları dışında misafirleri de vardır elbette.Bitkiler bazı dönemlerde yağmur ister hemde kanacak kadar yağmur ister fakat aynı bitkiler meyveye durmak için çok fazla sıcaklığa da ihtiyaç duyar.
İnsanların göre bildiği ve göremediği canlılar yer küremizi diğer canlılarla birlikte kullanmaktadır.Onların tabiat şartlarına uyumlu olmadığının farkında olunmalıdır.Kar yağmadığı zaman bazı canlıların kış uykusuna yatamadığı gerçeğini acaba içinde bulunduğu şartlara isyan edenler düşünüyorlar mı ? Göçmen kuşların binlerce kilometre yol kat ederek yaşam alanlarını iklim koşullarına göre değiştirdiği gerçeği bin yıllardır değişmezken acaba çok basit olumsuzluklara isyan eden insanlar göçmen kuşlar kadar razı olabiliyorlar mı kendisine çizilen hayat alanına?
Son yıllarda insanlar,medya kuruluşları ve tabiri caizse tuzu kurular, kış aylarında hasretle beklenen kar yağışını görür görmez ''beyaz felaket,beyaz afet,beyaz esaret'' gibi olumsuz sözleri art arda sıralamaya başlamaktadırlar.Gerçekten koca bir kış mevsiminde on beş yirmi günü geçmeyen kar yağışı,tüm doğanın bir gelin gibi süslenmesi,havadaki mikropların kırılması,çocukların eğlenmeleri bir felaket midir?
Bu yaygarayı koparanlar hayatlarının kazandıkları parayı rahat ve zahmetsiz geçmesini istemektedirler.Fakat aynı kişiler meyvelerinin en organik olanını,içeceklerinin en doğal olanını,hayvansal ürünlerin makineye girmeden elden yapılmasını istemeyi kendilerinde hak olarak görmektedirler.Haklı olabilirler;zira paraları sağlıklı,rahat,zahmetsiz olarak devam ettirmeyi arzulamayı gerektirebilir.Fakat hayvanların sağlıklı ve doğal ortamda beslenmeleri için gerekli olan kar ve yağmurun fazla yağmasına razı olmazlar.Dağların,kırların,ovaların kavurucu yaz sıcakları içinde adeta bir su deposu göreviyle mutlu olduğu kar yağışını felaket olarak değerlendirirler.
İnsanlar,bencil,egoist fazlaca rahatına düşkün hareket etmeyi terk etmelidir.Dünyanın sadece kendilerinden ibaret olduğu anlayışı,bir an önce dünyanın müşterek yaşam alanı olduğu anlayışına dönüşmelidir.Küresel ısınmanın sebebi bulutlar,ormanlar,dereler, nehirler ve güneş değildir.Bilakis ilahi nizam doğrultusunda görevlerini ifa eden,bunu da insanların faydası ve hizmeti adına yapan varlıklardır bu varlıklar.
Kar nedir sorusuna verilen cevaplar şu şekilde sıralanabilir :Kar zahmet değil,rahmettir.Kar esaret değil,hayatı kolaylaştıran özgürlük işaretidir.Kar kabus değil,dünyamızı süsleyen bir sanat abidesidir.kar canlıların hayatını sürdürmesini sağlayan nezih ortamın vesilesidir.Kar berekettir,rahmettir,kulluk vazifesini hatırlatır.
Bu dünyadan cennetten farkı olarak bazen zorluklarıyla bazen kolaylıklarıyla;bazen sevinciyle bazen hüznüyle;bazen ciddiyetiyle bazen komiklikleriyle insanların yaşam alanı olduğu unutulmamaktadır.Uzun vadedeki menfaatler için anlık sıkıntıları isyana dönüştürmek kendini beğenmişliğin ve cehaletin bir göstergesidir.Belkide insanların Yunus bakışına ve tefekkürüne ihtiyaç vardır.İnsanların iyiyi ve güzeli hedeflerken,kötünün ve çirkinin insanlar için olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır