“ÇÖZÜM SÜRECİNDE BİZİ ALDATTILAR…”


                                                                              “ÇÖZÜM SÜRECİNDE BİZİ ALDATTILAR…”

 

                Evet, Sayın Cumhurbaşkanı; “ Bunlar çözüm sürecinde bizi aldattılar!” dedi, PKK’yı ve HDP’yi kastederek. Çözüm sürecini başlattığı 2009 yılında, bundan geri adım atmayacağını, gerekirse baldıran zehiri içeceğini söylemişti. Kendince “Kürt sorunu” dediği ve bizce çocuğun adını yanlış koyduğu sorunu çözeceğine inanmıştı veya inandırılmıştı. Çok iddialı ve kararlı idi… Samimiydi. Art niyet hiç düşünmedi. Niyeti ve yönü iyiydi; ama muhatapları kendisi gibi iyi niyetli değillerdi. Dürüst hiç değillerdi. Yani tek başına ve tek taraflı iyi niyetli olmak muhatabımızı da iyi niyetli hale getirmiyor. Bilakis hain emeller tarafından istismara vesile oluyor. Nitekim geldiğimiz noktada bunu açıkça ortaya koymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı şimdi bunu acı ama samimi olarak izhar etmiştir.

                Evet, nereden nereye… “Baldıran zehiri içerim”den, “ya ölecekler, ya teslim olacaklar…” noktasına… Şüphesiz hatasını anlamak ve bunu kabullenmek de büyüklüktür ama, inşâllah Basra harap olmaz! Çünkü aldanan tek başına bir kişi değil ki! 75 milyonun Başbakanı! Bir kişi aldandığı zaman sadece o kişinin hakları zayi olur. Ama Başbakan aldanırsa 75 milyon aldanmış olur. Başbakan’ın aldanması ile geri dönüşü olmayan ve telafisi imkânsız felaketler doğar. Nitekim de aynen öyle oldu.

                Çocuğun adını “Kürt sorunu” olarak yanlış koyunca, onlarda; “madem çocuğun adını koydun kimliğini ver” dediler. Çıbanın başı burası idi. Patlatılınca cerahat boşaldı. Millet evladının vatan sevgisi, burada ki gafleti gurur meselesi yapmadı… “Burada hatayı sen yaptın, bunun bedelini niçin bana ödetiyorsun?” demedi. Neyse ki teselliyi, “nasıl olsa bu çıban zaten bir gün patlayacaktı”, demekte buldu… Şehit düşeceğini bile bile cepheye koşuyor. Cepheden kaçan yok. Cumhurbaşkanının, Başbakanın samimiyetinden ve iyi niyetinden şüphe etmediği için Çanakkale destanı gibi yeniden bir destan yazıyor. Müstevliler Çanakkale’ye geldiler, derslerini aldılar ve gittiler. Şimdi gelmediler.. Onlar namına bin yıldır beraber yaşadığımız ve kanı kanımıza, canı canımıza karışmış Kürtler savaşıyor.  Zaten bizi müteessir eden taraf da burasıdır. Yani baltanın sapı bizden!

                               Beyler!

                Niyetimiz ayağınıza çelme takmak değil. Fakat her gün sekiz-on yavrumuzun şehid olması bize giran geliyor. Sadece iyi niyetle siyaset yapılamayacağını artık görmenizi istiyoruz. Unutmamak lâzım ki; siyaset; binde bir ihtimali bile göz ardı etmeden yapılan icra sanatıdır. “Paralele aldandık, PKK bizi aldattı” demekle vebalden kurtulunmaz. Siz, aldanmak için mi geldiniz iktidara? Siyaset; aldanmayı ve aldatılmayı asla affetmez! Bunun bedeli ağır olur! Hiç değilse şu safhadan itibaren büyük hata yapmayınız! Aklı ermiş, kalbi ermiş olanlara lütfen danışın!